10. Hukuk Dairesi 2017/1955 E. , 2020/3266 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2016/235-2017/44
Dava, eksik hesaplandığı iddiasıyla yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 13.04.2015 tarihli karar, Dairemizin 2015/12513 E. - 2016/8166 K. sayılı İlamı ile özetle, “…davalı Kurumdan, 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri gözetilerek, davacının yaşlılık aylığında esas alınması gereken basamakları ile basamak intibakı sonucu oluşacak prim borcunun varlığı sorularak belirlenmeli ve anılan borcun ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken yaşlılık aylığı tutarı Kurumdan sorularak tespit edilmeli, davacının Kurumca belirlenen basamak ve yaşlılık aylığı miktarına itiraz etmemesi halinde bu tutarlar esas alınarak hüküm kurulmalıdır.
Davacı tarafından Kurumca belirlenen basamak ve aylık miktarına itiraz edilmesi halinde ise, belirlenen ilkelere göre gerektiğinde bilirkişi marifeti ile basamakların tespitinden sonra yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi…” gereklerine işaret edilerek araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle davacı hakkında uyulan bozma ilamı kapsamında, davalı Kurumdan hesap verilerinin istenilmesi ile 1479 sayılı ve 2926 sayılı Yasalar kapsamındaki sürelerin intibakının yapılması halinde aylığa esas alınması gereken basamağın ve yine a1 aylığında 1999 yılı basamağının tespiti ve aylık miktarının tespit edilmesi, bu kapsamda davacının intibak nedeniyle oluşabilecek fark prim borcu olup olmadığının da yine kurumdan sorularak belirlenmesi ve 30.07.1990 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamındaki tescile esas basamağın tespitinin ardından aylık miktarının yine davalı Kurumdan tespit edilmesi, buna itiraz edilmesi halinde ise, uyulan bozma ilamı kapsamında miktarının belirlenmesi için denetime elverişli bir hesap raporu aldırılması suretiyle, karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcını istek halinde davacıya iadesine, 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.