Esas No: 2022/9778
Karar No: 2022/9954
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9778 Esas 2022/9954 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/9778 E. , 2022/9954 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen arabuluculuk tutanağının iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 17.11.2021 tarihli ek kararı bozularak ortadan kaldırıldıktan sonra 20.10.2021 tarihli kararın kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde satın alma şefi olarak çalıştığını, davalının baskı, yıldırma ve zorlama ile davacıyı arabulucuya yönlendirdiğini ve ... sözleşmesinin bu şekilde sonlandırıldığını, irade fesadı durumu olduğundan 29.04.2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı ve anlaşma belgesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek, söz konusu tutanak ve belgenin iptaline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; ... sözleşmesinin zorlama ile arabuluculuk süreci sonucunda feshedildiği iddiasının doğru olmadığını, sözleşmenin davacı tarafça feshedildiğini, fesih sonrası davacının rızası ile katıldığı arabuluculuk işlemlerinin Kanuna uygun ve geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.....2021 tarihli ve 2020/452 Esas, 2021/366 Karar sayılı kararıyla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na (6325 sayılı Kanun) göre arabuluculuğun, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ... veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanması gerektiği, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 420 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise ibraya ilişkin olarak “…ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.” düzenlemesine yer verildiği, bu hükmün emredici nitelikte olduğu, davaya konu arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih ve ibra beyanının içeriği dikkate alındığında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde arabuluculuk tutanağı düzenlendiği, ibra niteliğindeki tutanağın tarih ve içeriği itibarı ile arabuluculuğa elverişli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 20.10.2021 tarihli ve 2021/2750 Esas, 2021/1861 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna, dosya içeriğine uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.02.2022 tarihli ve 2022/436 Esas, 2022/1380 Karar sayılı kararı ile;
"...
Davacının irade fesadına yönelik “ baskı, yıldırma ve zorlama” iddialarıyla ilgili ise ispata yönelik somut tanık anlatımları olmadığı gibi başkaca da delil sunulmamıştır. Öte yandan arabuculunun “tarafsız olmadığı” iddiası da ispatlanmamıştır.
Mahkemece, arabulucu önünde yapılan anlaşmanın ibra niteliğinde olduğu, ibraya ilişkin hükmün emredici nitelikte bulunduğu ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununn 1. maddesi uyarınca tarafların ancak üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konuda arabulucuya gidebilecekleri hususun düzenlendiği, ibra niteliğinde belge üzerinde tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri bir durum söz konusu olmadığı, gerekçesiyle dava kabul edilmiştir.
Arabulucu önünde yapılan anlaşmada ibraya ilişkin 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Aksi kabulde arabulucu önünde tarafların anlaşması imkansız hale gelir. Nitekim 6325 sayılı Kanunun 18/5 madde hükmünde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı öngörülmüş olup, buna göre ibraya ilişkin düzenlemelerden hareketle arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerliliği değerlendirilemez. Her ne kadar Dairemizin 11.09.2019 tarihli ve 3694-13040 sayılı ilamında arabuluculuk anlaşma tutanağı ibra hükümleri çerçevesinde değerlendirilmiş ise de, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 07.07.2020 tarih ve 173 sayılı kararı ile aynı uyuşmazlıkların temyiz incelemesini yapmakla görevli 22. Hukuk Dairesinin kapatılması ve tüm işlerinin Dairemize devredilmesi üzerine yeniden yapılan değerlendirmede yukarıda belirtilen sonuca varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uygun şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dosya kapsamından anlaşılan ve işverenin muvazaaya dayalı olarak işçilerden dilekçe almış olduğuna dikkat edilmediğini, davalı yan tanıkları dâhil, tüm tanıkların ortada istifa değil de işveren tarafından yapılan fesih olduğunu açıkça beyan ettiğini, müvekkilinin 1 ay içinde 2 kere disiplin sürecine konu edilerek disiplin cezası ile cezalandırıldığını, görev değişikliğini kabul etmemesi hâlinde haklı feshe maruz kalacağı hususunda korkutulduğunu, bu suretle iradesi sakatlanarak işveren tarafından belirlenmiş sözde ihtiyari arabulucu vasıtasıyla, müvekkilinin aleyhine ve gerçek değerde olmayan bedelleri kabul etmeye ve davalı Şirketten ayrılmaya zorlandığını, korkutma sebebiyle irade sakatlığının unsurları oluştuğunu, müvekkilinin hakkını alamayacağı, malvarlığı yönünden zarara uğratılacağı hususunda dolaylı olarak işveren Şirket tarafından korkutulduğunu, işverenin ise önceden beri danışmanlık aldığı ihtiyari arabulucu vasıtasıyla müvekkili aleyhine düşük bedelle ödeme yaparak durumdan müvekkili aleyhine faydalandığını, bu hususun işveren tarafın dinlettiği tanık anlatımlarıyla da ispatlandığını, bir an için işverenin, müvekkilinin iradesini sakatlayarak işten ayrılmaya değil de müvekkilinin gerçekten istifa etme iradesinde olduğu ve gerçekten istifa ettiği varsayımında davalı Şirketin, görev değişikliğini kabul etmeyip bu nedenle istifa eden bir personelini disiplin kuruluna sevk ettiği sonucunun ortaya çıktığını ki bu durumun hayatın olağan akışına tamamen aykırı olduğunu, davacının iradesinin covid döneminde tazminatsız işten çıkartılmak korkusu ile fesada uğratıldığını, somut olayda arabulucunun zaten şirketin danışmanlık aldığı birisi olduğunun tanık beyanları ile sabit olduğunu, tarafsız olduğundan bahsedilemeyeceğini, maktu tutanaklar tutulduğunu ve, işçinin içeriğe karışamadığını, işverenin buna imkân vermediğinin de tanık anlatımları ile sabit olduğunu, ortada özgürce açıklanan irade ve beyan olduğundan bahsedilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; ihtiyari arabuluculuk son tutanağı ve anlaşma belgesinin iptal edilip edilemeyeceği noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6325 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin beşinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.