17. Hukuk Dairesi 2016/17467 E. , 2019/5078 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan bonoya dayalı alacağının bulunduğunu, bu alacağın tahsili için Ilgın İcra Müdürlüğünün 2014/740 sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak yapılan hacizlerin tamamının semeresiz kaldığını, borçlu şirkete ait ...Cad. 18 ada 3 parselde kayıtlı taşınmazın ve ...plaka numaralı aracın aynı şekilde satıldığını, davaya ve satıma konu taşınmaz ve aracın satıcısı şirket, alıcısı ise şirket sahibinin aynı zamanda eşi ve birinci dereceden akrabası olan ... olduğunu, yine yapılan satış işlemlerinin icra takibinden sonra yapıldığını, şirket üzerinde herhangi bir mal varlığı olmadığını, ..."nin şirket sahibinin eşi olması dolayısıyla bu satışların gerçekleştirilmesinin görünürdeki işlem olduğunu, gerçek niyetin alacaklılarını zarara uğratmak olduğunu, bu nedenle davasının kabulü ile davalılar arasındaki satıma ilişkin tasarrufun davacı için iptali ve haciz satım dahil cebri icra yetkisinin taraflarına verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacının öne sürdüğü gerekçelerle açtığı davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının şartları arasında mevcut bir alacak olması ve bu alacağa ilişkin icra takibinin kesinleşmiş olması ve bunun yanında borç ödemeden aciz belgesinin temin edilmiş olması gerektiğini, mevcut bir borcun olmadığını, takibe konu senedin anlaşmalı olarak düzenlendiğini, müvekkilini zarara uğratma amacı taşıdığını, anlaşmalı olarak haksız yere düzenlenen senede ilişkin Ilgın Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduklarını bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davada kesin veya geçici aciz belgesi bulunması ön koşulu mevcut olmadığından, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK"nın 114/2, 115/1-2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Mahkeme gerekçesinde; 26.06.2014 tarihli hacze gidilen yerde davalı şirketin bulunmadığı, o yerde bulunan dükkânda kasada olan ve kendisini şirket sahibi olarak beyan eden ..."in yeri ... Market olarak işletildiğini beyan ettiği, yazarkasa fişinin, vergi kaydının ve mal alım faturalarının bu hususu doğrular şekilde dükkanın ... Market- ... olarak belirlendiği, borçlu şirkete ait olan bir yer olmadığının tespit edildiği, vergi levhasından işe başlama tarihinin 08.03.2014 tarihi olduğu, tebligatın 14.03.2014 tarihinde yapıldığını bu nedenle işyerinin davalıya ait bir yer olmadığı için işlem yapılamadığını dolayısıyla borçlunun tüm mal varlığını göstermeyen, sadece yapılan hacizde, haciz yapılan yerin davalıya ait olmadığı tespitini içeren ve davalının aczini kanıtlamayan haciz tutanağının aciz belgesi niteliği taşımayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Somut olayda, takip bonoya dayalıdır. Borçlu şirkettir. Hacze gidilen yer, ödeme emrinde yazılı olan adresle aynıdır. Haciz mahallinde bulunan kişi, borçlu şirket yetkilisinin eşidir ve ortada bir işyeri devri vardır. Borçlu şirketin başkaca mal varlığı yoktur.
Söz konusu haciz tutanağı, icra takip dosyası kapsamına göre borçlunun aciz halinde olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 18/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.