22. Hukuk Dairesi 2013/11909 E. , 2014/19789 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, ikramiye, yakacak ve giyecek yardımı, ücret, yıllık izin ücreti ile iş güvencesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dairimizin istikrar kazanan uygulamalarına göre mevsimlik işlerde her bir yıl için çalışılan süre toplamının 11 ayın altında olduğu dönemlerde işçi yıllık izine hak kazanamaz. Dosyada bulunan hizmet döküm cetveline göre davacı işçinin her yıl 11 ayın altında çalıştığı anlaşıldığından yıllık ücretli izin alacağı talabinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
2-Davacıya son olarak hizmet aktinin feshinden öncede davalı belediye tarafından ödenen kıdem ve ihbar tazminatı miktarlarının, tüm hizmet süresi esas alınarak hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edilmesi yerindedir. Ancak ödenen bu miktarların ödeme tarihlerinden fesih tarihine kadar hesaplanacak kanuni faizlerinin de aynı şekilde hesaplanan kıdem tazminatı alacağından indirilerek kalan miktarın kabulüne karar verilmesi gerekir
3- Davacının hizmet süresi de taraflar arasında ihtilaflıdır.
Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir. Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer döneminde işçilerin iş sözleşmelerinin ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara vermeyi gerektiren işler mevsimlik iş olarak değerlendirilebilir.
Mevsimlik iş sözleşmeleri 4857 sayılı İş Kanunu"nun 11. maddesindeki hükümlere uygun olarak, belirli süreli olarak yapılabileceği gibi belirsiz süreli olarak da kurulabilir. Tek bir mevsim için yapılmış belirli süreli iş sözleşmesi, mevsimin bitimi ile kendiliğinden sona erer ve bu durumda işçi ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz.
İşçi mevsimlik işlerde çalışmış ise; mevsimlik çalıştığı sürelerin dikkate alınarak ve bu sürelere göre kıdem tazminatının ödenmesi gerekir. Başka bir anlatımla, işçinin askıda geçen süresi, fiilen çalışma olgusunu taşımadığından kıdemden sayılmayacaktır.
Davacı işçinin davalı belediyede vizeli işçi olarak çalıştığı, dosyadaki hizmet döküm cetveline göre her yıl işye giriş ve çıkışının yapıldığı sabittir. Ancak hükme esas alınan 05/04/2011 tarihli bilirkiş raporuna göre hizmet süresi davacının mevsinlik çalışmaları dikkate alınmayarak kesintisiz 20.03.2002-28.12.2004 tarihleri arasında kabul edilmiştir. Dosya kapsamında sabit olduğu üzere çalışma süresinin mevsimlik çalışmaları toplamına göre belirlenmemesi hatalı olmuştur.
4-Kabule görede; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinde tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, ancak asıl alacak miktarı 3.666,66 TL"ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret olduğu, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceği düzenlenmiştir. Ancak, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına red edilen alacak miktarları üzerinden 6100 sayılı Kanun"un 323/ğ. maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesine göre 440,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle 150,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 326/2 maddesine göre davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırılır hükmü dikkate alınmadan giderlerin paylaştırılması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.