Esas No: 2022/9942
Karar No: 2022/10155
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9942 Esas 2022/10155 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/9942 E. , 2022/10155 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı işçinin davalı işverene ait işyerinde 01.05.2004-09.01.2013 tarihleri arasındaki dönemde çalıştığını, davalı işverenin yılbaşında küçülmeye gidileceğini ve ... bulanların tüm özlük haklarının ödeneceğini söylediğini, davacı işçinin de bu kapsamda işten ayrıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetki yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı işçinin 14.09.2010 tarihinde çalışmaya başladığını, 10.01.2013 tarihinden itibaren mazeretsiz işe gelmediği için haklı sebeple işten çıkartıldığını, dolayısıyla kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını, ücret ve fazla çalışma ücret alacaklarının 22.01.2013 tarihinde hesabına havale edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda hizmet tespitine yönelik dava tefrik edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Bozma Kararı
Davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.03.2018 tarihli ve 2015/11066 Esas, 2018/6157 Karar sayılı ilâmı ile;
"...
Mahkemece karar celsesinde davacının hizmet tespiti talebinin dosyadan tefrik edilmesine karar verilerek, davacının 12.01.2010 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı kabul edilerek alacak talepleri konusunda davanın sonuçlandırıldığı görülmüştür.
Hizmet tespit davasının sonucu ... bu tazminat ve alacak davasında hüküm altına alınacak hakların hesap unsuru olan hizmet süresini doğrudan etkileyeceğinden bu dava bekletici mesele yapılması gerekmektedir.
Mahkemece davacının hizmet tespit davası kararının neticelenip kesinleşmesi beklenerek tazminat ve işçilik alacakları talebinin hüküm altına alınması gerekirken hizmet tespiti davası kararının kesinleşmesi beklenilmeksizin hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. ..." gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya Uyularak Verilen Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davacının hizmet süresi başlangıcının 12.01.2010 olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İkinci Bozma Kararı
Davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 31.03.2021 tarihli ve 2021/3190 Esas, 2021/7329 Karar sayılı ilâmı ile;
"...Mahkemece tefrik edilen hizmet tespiti davası takip edilmediğinden 01.10.2015 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilerek sonlanmıştır. Hizmet tespiti davasını takip etmeyen davacı vekili 05.02.2019 tarihli celsedeki beyanında, hesaplama yapılan dönemde çok fazla bir fark olmadığını, bu nedenle hizmet tespiti davasını açmadıklarını beyan etmiştir. Bu beyan doğrultusunda mahkemece hizmet başlangıç tarihi 14/09/2010 esas alınarak dava konusu alacaklar bakımından hesaplama yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, diğer alacaklar bakımından bu tarih dikkate alınmışken, kıdem tazminatı alacağı yönünden hizmet başlangıcı 12.01.2010 tarihi esas alınmıştır.
Dosya kapsamından, davacının kayıtlarda gösterilen süre dışındaki çalışma iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının davalı işyerinde kayıtlarda gösterilen hizmet süresi ile sınırlı olarak çalıştığının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
...Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu fazla çalışma alacağı, davacının haftanın 5 günü günde 9 saat, haftada 45 saat çalıştığı, bu çalışmaya ilave olarak ayda 3 cumartesi günü 8 saat, ayda hafta içi 20 günde ise günde 3,5 saat fazla mesai yaptığı kabulü ile hesaplanmış ise de, dosyadaki bilgi ve belgeler özellikle davacı ve davalı tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacı işçinin davalı işyerinde hafta içi 45 saat çalıştığı bu sürede fazla mesai olmadığı ancak ayda 3 cumartesi günü 8’er saat, ayda hafta içi 15 günde ise 2,5’ar saat fazla çalışma yaptığının kabul edilmesi dosya kapsamına daha uygun düşecek olduğu halde, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda bozma kararı, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İlk Derece Mahkemesi tarafından bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda; fazla çalışma dışında diğer alacak kalemleri için bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olduğu ve davacı lehine usuli müktesap hak oluştuğu gerekçesiyle kıdem tazminatı alacağı hakkında değişiklik yapılmadığı belirtilmiştir. Ne var ki 31.03.2021 tarihli son bozma kararında, Mahkemece hizmet başlangıcı olarak 14.09.2010 tarihi esas alınarak dava konusu alacaklar bakımından hesaplama yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, diğer alacaklar bakımından bu tarih dikkate alınmışken kıdem tazminatı alacağı yönünden hizmet başlangıç tarihinin 12.01.2010 tarihi olarak esas alındığı, davacının kayıtlarda gösterilen süre dışındaki çalışma iddiasını ispatlayamadığı belirtilmiştir. Bu durumda kıdem tazminatına esas hizmet süresine ilişkin de bozma yapılmış olduğundan davacı lehine usuli kazanılmış haktan bahsedilemez.
Şu hâlde, Mahkemece dava konusu kıdem tazminatı yönünden, davacının işyerinde kayıtlarda gösterilen hizmet süresi ile sınırlı olarak çalıştığının kabulü ile sonuca gidilmelidir. Buna göre 12.01.2010 tarihinin hizmet başlangıcı kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Kabul şekline göre yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargılamada vekille temsil edilen davacı lehine karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrası gereği reddedilen miktara göre maktu (nispi ücret maktunun altında kaldığından) vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 21.09.2022 gününde oybirliği ile karar verildi.