Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/20600
Karar No: 2019/18785
Karar Tarihi: 10.10.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/20600 Esas 2019/18785 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/20600 E.  ,  2019/18785 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile kötüniyet tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı tarafından davaya karşı cevap verilmemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasında “ Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.”, 8. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf davalı işyerinde 01/07/2012 tarihinde tır şoförü olarak işe başladığını, işi gereği uzun yol şoförü olarak tır kullandığını, haftanın yedi günü 24 saatini yollarda geçirdiğini, 17/11/2013 tarihinde iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, çalıştığı 16 ay boyunca aylık ücretini alamadığını, hiçbir hakkının ödenmeden işten çıkartıldığını, dini bayramlarda çalıştırılmamış olmakla birlikte genel tatil ve ulusal bayramlarda çalıştığını, o günlere ait ücretlerinin zamlı ödenmediğini, hafta sonları tam gün çalıştığını, davalı işyerinde 01/07/2012-17/11/2013 tarihleri arası bilfiil çalıştığını, her gün yola gönderildiğini, bu dönemlere ait günlük çalışma ücretlerinin ödenmediğini, yola gittiği günlerde haftanın 7 günü ve 24 saatini yolda geçirdiğini fakat hiçbir fazla mesai ödenmeden işten çıkarıldığını, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını iddia etmiştir. Davalı şirket temsilcisinin 15.01.2015 tarihli celse; “Davacı 2012 yılında bize geldi, daha önceki ayrıldığı şirketten almış olduğu 30.000,00 TL parası vardı, biz sıfır araba aldık, arabayı 280.000,00 TL"ye aldık, bu rakama banka faizi de dahildir, aylık arabanın taksitleri 5200,00 TL idi, bu rakamı 9 ay boyunca davacı ödedi, fakat daha sonra ödememeye başladı, daha sonra Kayseri"de bir araya geldik ve borcun kalan kısmını yeniden yapılandırdık, aylık taksiti 3800,00 TL"ye düşürdük, altı ay sonra bu taksitleri de ödememeye başladı, iki taksiti biz şirketten ödedik, üç ay taksit üst üste ödenmeyince banka arabaya el koyuyor, bunun üzerine biz kendisini çağırdık anlaşalım, arabayı bize devret, sen şoför olarak çalış arabanın hesabını biz tutalım dedik fakat kabul etmedi, bize arabanız organize sanayide tren istasyonunda gidip ordan alın dedi, davacı bu şekilde işten çıktı” şeklinde beyanda bulunduğu, isticvap edilen davacının ise 12.11.2015 tarihli celse; “ Ben davacı tanıkların beyan ettiği şekilde ... Nakliyata 30.000,00 TL para vermedim, herhangi bir araç alımımız olmadı, araç için herhangi bir taksit ödemesi yapmadım, ben davacı firmada şoför olarak işe başlamıştım, benim ilk önce sigortamı yatırmamışlar, ben bu konuya itiraz edince sigortamı yatırmaya başladılar, daha sonra maaşımı ödememeye başladılar, içeride birikmiş maaşım vardı, ben bu maaşlarımı istedim, maaşlarım ödenmedi, daha önceden çalışarak biriktirmiş olduğum paraları harcamak zorunda kaldım, ayrıca yolda yolda emniyet beni çevirmişti, Adıyaman Merkezin çıkışındaydı, tarih bundan yaklaşık iki yıl önceydi, benim kullandığım aracıma farklı bir dorse takmışlar, normalde dorselerin hem plakası hem şase numarası olur, patronlar şase ve plaka numarası üzerinde yakalama olan dorseyi benim aracıma takmışlar fakat bu dorsenin plakasını çıkartıp yakalaması olmayan bir başka dorsenin plakasını bu dorseye takmışlar, bölge trafik ekipleri... merkezin çıkışında beni durdurdular durumu fark ettiler ve beni jandarmaya götürdüler, davalı beni telefonla arayarak bu işi patronların yapmadı, ben yaptım, patronlarımın haberi yok diye ifade vermemi istediler, bende bunu kabul etmedim, bu tarihten sonra beş altı ay kadar aynı iş yerinde çalışmaya devam ettim, ben bu firmadan hiç maaş almadım, sadece sigorta primlerim yatmıştır.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir. Mahkemece verilen kararda, davalı şirket temsilcisi ile davacı tanıklarının anlatımları dikkate alındığında tarafların bir araç aldıkları, ancak aracın resmiyette davacı adına olmadığı, fakat taksitlerinin aracın çalıştırılması neticesinde elde edilen kardan davacıya düşen kısımdan davacı tarafından ödendiği, bunun dışında davacıya aracı çalıştırmasından ötürü maaş bağlandığı kanaatine varıldığı, bir şoförün iki yıl boyunca maaş almadan sürekli uzun yollarda çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu şekilde çalışılmasının davalı ile davacı tanıklarının ortaklaşa araç alımı konusundaki beyanlarını doğruladığını, davanın işçi alacağı davası olarak görülebilmesi için bir tarafın işçi bir tarafın işveren olması ve bu uyuşmazlığa İş Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, oysa görülen davada davacı ile davalının birlikte bir araç aldıkları, aracın karından davacıya düşen kısımdan aracın kredi taksitlerinin ödenmesinin ve şoförlük için ayriyeten ücret tahsis edileceğinin kararlaştırıldığı, bu durumda hukuki ilişkinin Borçlar Kanununda düzenlenen adi ortaklık ilişkisi olduğu, adi ortaklığın ise yasal hükümler çerçevesinde tasfiye edilebileceği, bu uyuşmazlığın işçi alacağı olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verildiği belirtilmiştir.
    Yargılama esnasında davacının tanıkları dinlenmiş olup davacı tanığı ... “Davacı benim amcamın oğlu olur. Davalı şirketle 2011 yılından 2013 yılına kadar bende çalıştım. Aynı dönemde çalıştığımız olmuştur. Davacı 2012 yılında davalı şirkette işe girdi fakat tarih olarak net hatırlamıyorum. Davacı davalı şirkette şoför olarak çalışıyordu. Davacı hatırladığım kadarıyla 2013 yılının onbirinci ayında işten çıktı, o dönemde ben de davalı şirkette çalışıyordum, işten kendi isteğiyle çıktığını, arabayı bırakıp gittiğini, davalı şirketin yetkilisi bana söyledi, çıktığında ihbar ve kıdem tazminatı ödemesi yapılmadığını tahmin ediyorum, davacı şoför olarak şehirler arası çalışıyordu, bizim haftada bir gün iznimiz vardı, davacının izninin olup olmadığı konusunda net bir şey söyleyemem, bizim haftada bir gün iznimiz vardır, dini bayramlarda çalışmıyorduk, ulusal bayramlarda çalışıyorduk, ben 1300,00 TL aylık maaş alıyordum, davacının ne kadar maaş aldığını net olarak bilmiyorum, ayrıca günlük 40,00 TL yola giden şoförün yol harcırahı vardır, bu yemek vesair masrafları içindir, yola gittiğinde bu harcırahı alır gitmediğinde almaz, günlük iki saatte yol gittiğimiz olur, sekiz saatte yol gittiğimiz olur, bu değişebiliyor, bunun dışında çadırın açılması, kapakların açılması kapatılması gibi işleri şoför yapar, bu da her zaman olan bir iş değildir, yükün yüklenmesi boşaltılması sırasında olur, Davacının Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Tren İstasyonunda arabayı bırakıp gittiğini şirket yetkilisi ...ve ...bize söyledi, arabayı ...tren istasyonundan getirmiş, arabanın taksitlerinin ödenmesinde bir sorun olmuş, bu nedenle davacının arabayı bıraktığını duydum” şeklinde, diğer davacı tanığı ... ise “Ben de davalı şirkette çalıştım, 2011 yılının 7. Ayında işe girmiştim, toplam 2-3 yıl çalıştım, ara verdiğim de olmuştur, bildiğim kadarıyla davacı 2011 yılının 12. Ayında davalı şirkette çalışmaya başladı, davacı şoför olarak çalışıyordu, davacı resmiyette olmayan fakat fiiliyatta arabayı yarı yarıya ortak olarak almış ve şoför olarak çalışıyor arabayı kendisi kullanıyordu, araba ... Nakliyatında davacı hatırladığım kadarıyla 30.000,00 TL civarında para vererek arabanın yarısına ortak oldu fakat borcu devam ediyordu, arabanın yarısının bedeli 30.000,00 TL"den fazladır, bu borcunu ödemeye devam ediyor, araba para kazandıkça ... Nakliyata arabanın yarısı için olan borcunu ödemeye devam ediyordu, aynı zamanda şoför olarak aracı kullandığı için maaşta alıyordu, o zaman maaşı 1.200,00 TL idi , bundan ayrı olarak günlük 35,00 TL yol harcırahı alıyordu, bu harcırahı yola gittiğinde alıyor gitmediğinde almıyordu, arabanın yarısının ... Nakliyata ait olmasından dolayı davacı şoför maaşı olarak 1.200,00 TL alıyor ve arabayı kullanıyordu, arabanın taksidi ödenmeye devam ediyorken davacı üç taksiti ödememiş, art arda üç taksiti ödememiş, bu nedenle davalı şirket yetkilisi davacıyı çağırdı davacı ise gelmedi, sonra da davacı arabayı tren istasyonuna bırakıp gitmiş, çıktığında bir tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, bizim ayda dört gün tatilimiz vardı, izin kullanıyorduk, çoğu zaman altı güne kadar tatil yaptığımız oluyordu, ben günlük sekiz saat araba kullanıyorduk, bazen bu on iki saate kadar çıkıyordu, bu sekiz saatin altına düştüğü de oluyordu fakat ayda ortalama günlük dokuz saat çalışıyor araba kullanıyorduk, bu fiiliyatta çalıştığımız süredir, esnek bir çalışma sistemi vardı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Dosyada mevcut hizmet döküm cetveline göre davacının çalıştığı işverenlerin kim olduğu belli olmamakla birlikte davacının 17/07/2012-18/07/2012 tarihleri arası 1040432 sicil numaralı işverende, 19/07/2012-07/11/2013 tarihleri arası ise ... sicil numaralı işverende çalışmasının olduğu görülmektedir.
    Dosyaya celbedilen... Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyası incelendiğinde ise, davacıya ilişkin olarak 10/05/2013 tarih ve 2013/1603 Sor. No-2013/2363 K. nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, suç tarihinin 21.02.2013, suçun resmi belgede sahtecilik olduğu görülmektedir. Yine söz konusu soruşturma dosyasında, davacının kolluktaki ifadesinde davalı firmada çekicinin şoförü olarak çalışmakta olduğunu beyan ettiği, 21.02.2013 tarihli tutanakta; davacının kullandığı ... plakalı çekicinin durdurulduğunun, çekiciye ait kayıt bulunmadığının, ... plakalı dorsenin şase numarasından ... plakalı dorse olduğunun, şirket sahibi ...ile telefon ile görüşüldüğün, ...’ın ...ve ... isimli iki şirketlerinin olduğu, şirketlerin karşılıklı olduğu, araçların aynı garajda olduğu, çekici ve dorselerin bakım esnasında dorse tamponlarının tamirciler tarafından yanlış takılmış olabileceği sonuçta diğer dorsenin de kardeşine ait şirketin olduğu tamamen bir yanlışlıktan kaynaklandığını belirttiğinin ifade edildiği görülmektedir. Dosyadaki araç ruhsat detay bilgilerine göre ise ... plakalı aracın ...Nakliyat Turizm Sey. Hayv. İnş. Mlz. Ltd. Şti.’ne, ... plakalı aracın davalı şirkete ait olduğu anlaşılmaktadır.
    Taraflar arasında davacının sürücülüğünü yaptığı aracın satın alınması konusunda bir ortaklığın bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ancak bu ortaklığın kapsamında davacının emeği ile yaptığı çalışmanın karşılığının bulunup bulunmadığı dosyalardaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Dosyadan davacının işvereni de anlaşılamadığından davacının dava konusu dönemdeki işvereninin davalı şirketle hukuki ilişkisi de araştırılmak suretiyle davacının emeğinin ortaklık payı kapsamında bulunması halinde şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet davacının emeği ortaklık payı içinde değil ise bu durumda işgörmenin iş sözleşmesine dayalı olduğu kabul edilmeli ve dava konusu işçilik alacakları değerlendirilerek varsa alacakları hüküm altına alınmalıdır.
    Eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi