13. Hukuk Dairesi 2018/2799 E. , 2018/10534 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, dava dışı ... ile davalı bankanın 13.11.2008 tarihli sabit faizli konut finansmanı kredi sözleşmesi imzaladığını, kendisinin de bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını ve aynı gün taşınmazı üzerine ipotek konulduğunu, bu kredinin toplam tutarının 122.000,00 TL olduğunu ve ödemelerinin düzenli yapıldığını ancak davalı bankanın sözleşmeyi imzalayan dava dışı ..."ın bankaya olan başka borçları nedeniyle 202.706,65 TL borcu olduğu konusunda ihtarname gönderdiğini, ..."ın başka borçlarının olduğunu bu ihtarname ile öğrendiğini, ondan öncesinde sözleşmenin imzalanması sırasında kendisinin bu durumdan haberdar edilmediğini, başka borçların olduğunu öğrenmesi üzerine konut kredisi ödemelerini de yapmadığını ve davalı bankanın 206.780,14 TL tutarında icra takibi başlattığını, itiraz üzerine açılan itirazın kaldırılması davası sonunda itirazın kaldırılmasına karar verildiğini ve kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay"ca dar yetkili icra dairesinin Tüketici hükümlerini tartışarak yazılı şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulduğunu ve bunun üzerine davalı tarafın bu kez 107.424,08 TL üzerinden takip başlattığını, bu takibe itiraz edilmediğini çünkü başlatılan takibin kefil olarak imzalamış olduğu konut kredisinin ödenmeyen kısmına ilişkin olduğunu ancak davalı bankanın bununla yetinmeyerek bu kez 255.381,79 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, borçlu olduğu kısmın 93.178,94 TL olduğunu beyan ederek takibe itiraz ettiğini, davalının son olarak başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte 08.02.2013 tarihinin satış günü olarak belirlendiğini, haksız olarak banka tarafından aleyhine 3 ayrı icra takibi başlatıldığını beyan ederek taraflar arasında akdedilen 13.11.2008 Tarihli sabit faizli konut finansmanı kredisi sözleşmesinin iptaline, ... 16.İcra Müdürlüğü"nün 2011/10079 sayılı dosyasında 08.02.2003 tarihinde satışa çıkarılan gayrimenkulün satışının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ... 16.İcra Müdürlüğü"nün 2011/10079 Esas sayılı dosyasındaki borcu kabul ettiğini, ... 8.İcra Müdürlüğü"nün 2010/11107 ve 2012/13564 Esas sayılı icra dosyalarından dolayı borçlu olmadığını beyan etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, açılan davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacı ... Şaşarın 13/11/2008 tarihli resmi senedi, aynı tarihli olup dava dışı ... ile yapılan ""sabit faizli konut finansmanı sözleşmesi""nin teminatı olarak verdiğinin tespiti ile bu alacak nedeniyle ... 16. İcra Müdürlüğün"ün 2011/10079 Esas sayılı dosyasında yapılan takip tarihi itibariyle 103.247,59 TL borçlu olduğunun tespitine, ... 8. İcra Müdürlüğünün 2012/13567 Esas sayılı dosyaları ve 2010/11107 Esas sayılı dosyaları için yapılan tespit talebinin ise bu dosyalarla ilgili olan ... 9. Asliye Ticaret mahkemesinde derdest davaların bulunması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacının dava dışı ... ile davalı banka arasında imzalanan 13.11.2008 tarihli Konut Finansmanı Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalaması ve aynı zamanda bu sözleşme nedeniyle taşınmazı üzerine ipotek konulması nedeniyle davalı bankanın konut finansmanı kredisi ve dava dışı kredi borçlusunun konut finansmanı kredi sözleşmesi ve diğer borçlu ve kefili olduğu sözleşmeler nedeniyle davacı hakkında başlatılan icra takiplerinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10. maddesinin üçüncü fıkrası tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez düzenlemesini ihdas etmiştir. Bu nedenledir ki; alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça, kefillerden borcun ifasını isteyemez. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davalı banka, yukarıda bahsedilen amir hüküm gereğince, ancak dava dışı asıl borçlu hakkında yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması halinde alınacak aciz vesikasıyla birlikte davacı hakkında icra takibi yapabilir. Hatta dava konusu davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşme aynı zamanda ipotekle teminat altına alınmış olduğundan davalı bankanın rehin açığı belgesi alması sonrasında kefile başvurması mümkün olacaktır. Bu durumda, mahkemece, her bir icra takip dosyası açısından yasanın ilgili hükmünün uygulanabilirliği tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.