4. Hukuk Dairesi 2016/6015 E. , 2018/3174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 27/12/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a-Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi ve manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalının davacıların hanesine girerek maddi değer taşıyan eşyalarını çalarak haksız kazanç sağladığını, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/83 esas ve 2011/261 karar sayılı ilamı ile kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçunu işlediği sabit olup, bu eylem nedeniyle uğradıklarını maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir.
Davalı, davacılara bazı ödemeler yaptığını, karşılığında dava açılmayacağı yönünde anlaşmış bulunduklarını iddia ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davalının haksız eylemi neticesinde davacıların uğramış oldukları maddi zararın tespiti için alınan bilirkişi raporu ile hesaplanan maddi zarar doğrultusunda tazminat miktarı belirlenirken; davacıların duymuş olduğu elem ve üzüntü ile orantılı olarak davalının kusur durumu, tarafların sosyo-ekonomik durumu, hakkaniyet ilkesi ve sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde de manevi tazminat miktarı belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Türk Medeni Kanunu 24), isme saldırı (Türk Medeni Kanunu 26), nişan bozulması (Türk Medeni Kanunu 121), evlenmenin feshi (Türk Medeni Kanunu 158), bedensel zarar ve ölüme neden
olma (Türk Borçlar Kanunu 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Türk Borçlar Kanunu 58). Bunlardan Türk Medeni Kanunu 24. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi daha kapsamlıdır. Türk Medeni Kanunu 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir olgunun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; Türk Medeni Kanunu 26, 174, 287); bunların dışında Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi uygulanır.
Türk Medeni Kanunu 24. ve Türk Borçlar Kanunu 58. maddelerinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir.
Somut olayda, kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan doğan zarar, davacıların iç huzurunu bozacak nitelikte bir olgu değildir. Manevi tazminatın koşullarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu 58. maddesine göre davalının haksız eylemi kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemez.
Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacıların manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b-Yerel mahkemece benimsenen 27/10/2015 günlü, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi zararı hesaplayan bilirkişi raporunda, tazminat tutarları davacıların dosyaya sundukları verilere göre hesaplanmış ve yerel mahkemece de bu rapor doğrultusunda maddi tazminata hükmedilmiştir. Ancak gerek ceza gerekse işbu hukuk yargılamasında taraflar, davaya konu haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini açısından 8.000 TL’nin davalı tarafça ödendiğini ifade etmişlerdir. Haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi tazminatın miktarı, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, yapılmış olan bu ödemenin mahsup edilerek belirlenmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.