Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra, alacaklı, İİK.nun 78 ve müteakip maddeleri gereğince borçlunun hak, alacak ve malları üzerine doğrudan haciz konulmasını isteyebileceği gibi, İİK.nun 89. maddesi gereğince borçlunun 3. şahıs nezdindeki hak ve alacağının haczi için anılan madde koşullarında üçüncü şahsa 89/l ve 2. haciz ihbarı tebliği suretiyle de üçüncü şahıs nezdindeki hak ve alacağın haczini de talep edebilir. Her iki hal İİK.nun da farklı maddelerde ve farklı düzenlemeye tabi tutulmuş, sebep ve sonuçları ayrı ayrı belirlenmiştir. Somut olayda, şikayetçi bankaya gönderilen 14.08.2007 tarihli yazı İİK.nun 78. maddesi kapsamında ve haciz müzekkeresi niteliğinde olup, İİK.nun 89/l. maddesine uygun l. haciz ihbarı vasfında değildir. Bankanın borçluya ait hesap var ise haciz gereği işlem yapması yeterli olup 89. maddeye göre olumsuz koşulların meydana gelmesi söz konusu değildir. Bu durumda İİK.nun 89. maddesinden farklı olarak bankanın doğrudan doğruya İİK.nun 78. maddesine göre istenen haciz nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla banka nezdinde kesinleşen haciz konusu bir alacak yoktur. Haciz uygulamadığını açıklamış olmasına rağmen paranın icra dosyasına gönderilmesini isteyen icra müdürü işlemi yerinde olmadığından mahkemece icra müdürünün bu işleminin iptaline karar verilmesinin gerekçesi yukarıda açıklandığı gibi doğru değil ise de, Bankada bulunan para üzerinde bankaca uygulanan bir haciz olmadığından mahkemece verilen karar sonucu itibariyle doğrudur. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının İİK 366 ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), peşin alınan 13,10 YTL onama harcının mahsubuna bakiye 0,90 YTL harcın temyiz edenden alınmasına,15.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.