(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/29172 E. , 2020/2777 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde değişen alt işverenler bünyesinde büro personeli olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından yaşlılık aylığı almaya hak kazanması sebebiyle feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davalı şirket ve ihbar olunan şirketler ile davalı ... arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Davacının çalışma süresinin kesintisiz olup olmadığı, alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı, davalı asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarının belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece davacının, değişen alt işverenler bünyesinde 01.01.1997-30.04.1998 tarihleri arasında 1 yıl, 3 ay, 29 gün; 26.11.1998-27.01.1999 tarihleri arasında 2 ay, 1 gün; 22.02.1999-28.02.2014 tarihleri arasında 15 yıl, 6 gün olmak üzere toplam 16 yıl, 6 ay, 6 gün çalıştığı kabul edilerek, bu süreye isabet eden kıdem tazminatı alacağı hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının Bağ-Kur’a tabi bir kısım çalışmaları bulunduğu gerekçesiyle bu süreler dışlanarak, değişen alt işverenler bünyesinde geçen kesintili çalışma süresi toplanmış ve davacının toplam çalışma süresi ile son ücreti üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmıştır. Dairemizce alt işverenler arasında işyeri devrinin kabulü için, davacının bir alt işverene ait işyerinden çıkışı ile bir sonraki alt işverene ait işyerine girişi arasındaki sürenin makul süreyi aşmaması gerektiği kabul edilmektedir. Aynı alt işveren bünyesindeki çalışmanın kesintiye uğraması asıl işverenin sorumluluğu yönünden bir sorun oluşturmaz ise de, değişen alt işverenler bünyesindeki çalışmanın makul süreyi aşacak şekilde kesintiye uğraması, somut olayda işyeri devri kurallarının uygulanmasını engeller. Hal böyle olunca, çalışmanın makul süreyi aşacak şekilde kesintiye uğrayıp uğramadığı değerlendirilmeden ve sonucuna göre alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı belirlenmeden kesintili çalışma süreleri toplanmak suretiyle sonuca gidilmesi isabetli değildir. Mahkemece belirtilen yönlerden gerekli araştırma yapılmalı, alt işverenler arasında işyeri devri bulunmadığı sonucuna varılması halinde, asıl işverenin sorumlu olduğu kıdem tazminatı tutarının, her bir alt işveren yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Bu halde asıl işverenin, davacının her bir alt işveren bünyesindeki çalışma süresi ve o dönemdeki ücreti üzerinden hesaplanacak kıdem tazminatından, yine o dönemdeki alt işveren ile birlikte sorumlu olması gerekecektir.
Kabule göre de, davacının Bağ-Kur’a tabi olduğu dönemler dışlanmış ise de, aynı dönem içerisinde davacının hem İş Kanunu’na tabi bir işte çalışmış olması hem de Bağ-Kur’a tabi çalışmasının bulunması mümkündür. Mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda işyeri devri bulunup bulunmadığı yönünden araştırma yapılırken, işçilik alacaklarının belirlenmesinde aynı dönemde Bağ-Kur’a tabi çalışmanın sonucu etkilemeyeceği, usuli kazanılmış haklar da korunmak suretiyle göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmadan yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 18.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.