10. Hukuk Dairesi 2012/24834 E. , 2013/975 K.
"İçtihat Metni"....
Dava, davalılardan işverene ait işyerinde geçen sigortalı çalışma sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalılardan işverene ait ticari takside şoför olarak, dini bayram ve pazar günleri dışında, 18.06.2002 – 21.03.2007 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı halde sigortaya bildirilmediğini belirterek, sigortalılık sürelerinin tespitini istemiş; Mahkemece, davacının, uyuşmazlık konusu dönemin tamamında .... kaydının bulunduğu, baskın çalışmasının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığa dayalı olduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, 25.08.1988 -25.12.1989 tarihleri arası süre ile, ayrıca bakkaliye işi ve limited şirketi ortaklığı nedeniyle 17.09.1993 tarihinden itibaren devam eder şekilde vergi ve buna uygun oda-sicil kaydına dayalı olarak 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin uyulan önceki kararında da belirtildiği gibi, davacı ile davalılardan işveren arasındaki ilişki hizmet sözleşmesine dayalıdır ve ... güvenlik sisteminde çifte sigortalılık mümkün değildir.
1479 sayıl...Kanununun 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Kanunu 13. maddesi ile değişik Ek 19. Maddesi, 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen geçici 17. maddelerinde, .... kayıt ve tescili yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin hiç prim ödemesi bulunmayan sigortalıların, bildirime karşın prim borcunu ödememeleri durumunda, tescil tarihi itibariyle sigortalılığın durdurulacağı, prim borcuna ait sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği, bu sürelere ilişkin prim tutarlarına Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği belirtilmiştir. 5510 sayılı Kanunun geçici 17. maddesi, 30.04.2008 tarihine kadar olan sigortalılık süresi için uygulanabilir.
./..
-2-
Mahkemece, uyulan bozma kararı sonrasında davalılardan Kurum’a yazılan müzekkere cevabında, davacının 5458 ve 6111 sayılı Kanunlar nedeniyle prim borcuna ilişkin yapılandırmaların, taksitlerin ödenmemesi nedeniyle bozulduğu; ödenen primlerin 31.01.1998 tarihi öncesi sigortalılık sürelerini karşıladığı; 30.04.2008 tarihi itibarıyla 5 yıl (=60 ay) prim borcu bulunmadığı, 5510 sayılı Kanunun geçici 17. Maddesi gereğince sigortalılığının durdurulmadığı belirtilmiş ise de, Kurum yazısının hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Zira, ödenen primler 31.01.1998 tarihi öncesi dönemi karşılar ise, 30.04.2008 tarihine kadar olan dönemde 5 yıldan çok fazla (10 yıl 3 ay) süre vardır ve davacı için 5510 sayılı Kanunun geçici 17. maddesi şartları gerçekleşmiş olur.
Davacının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının durdurulmadığı kabul edilirse, bu durumda da, çakışan sigortalılık şartlarının araştırılması gerekir. Davacı, ortağı olduğu şirketin faal olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, baskın sigortalılık konusunda hiçbir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereği yerine getirilerek, davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın durdurulup-durdurulmadığı Kurum’dan yeniden sorularak belirlenmeli; varsa çelişki nedeni üzerinde durulmalı; 18.06.2002 – 21.03.2007 tarihleri arası uyuşmazlık konusu döneme ilişkin 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık sürelerinin durdurulmadığının anlaşılması durumunda ise; uyuşmazlık konusu dönemle sınırlı olarak, davacının, hizmet sözleşmesine dayalı çalışmaları sonucu elde ettiği kazançlar ile kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmaları nedeniyle elde ettiği kazançlar araştırılarak, baskın sigortalılığın hangi çalışmaya dayalı olduğu belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; bozma gereğinin yerine getirilmediği eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...