20. Hukuk Dairesi 2016/9995 E. , 2018/3922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 04/03/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; ...ili, ...ilçesi, ... mevkii, 4978 parsel sayılı 3450 m2 yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın müvekkiline babasından miras yolu ile intikal ettiğini, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/130 Esas sayılı dosyasında verilen karar ile tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini belirterek dava konusu taşınmazın rayiç bedelinin fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 29/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını fazlaya dair haklarını saklı tutmak kaydı ile 408.141,50 TL’ye artırmış, alacağın tamamına tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilmesini istemiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne, 408.141,50 TL’nin 23/06/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır. Dosya kapsamından; tazminat istemine dayanak yapılan ...ilçesi, ... mevkiinde bulunan 4978 parsel sayılı taşınmaz 3450 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile 1990 yılında davacı adına taksim ve hükmen ifraz nedenine dayalı olarak tescil edilmiş, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/130 E. - 2008/372 K. sayılı ilamıyla taşınmazın tamamının tapusunun iptaline ve orman vasfı ile tesciline karar verildiği, hükmün 23/06/2009 tarihinde kesinleştiği, 04/03/2015 tarihinde ise eldeki dava açıldığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil
-2-
2016/9995 - 2018/3922
istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilerek hüküm kurulmasına tarafların bir itirazı bulunmamaktadır.
Ancak, dava konusu taşınmaza tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olan 23/06/2009 tarihi verileri esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, 2014 yılı resmi verilerine göre tespit edilen metrakare birim fiyatına endeks uygulanmak suretiyle değer biçen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri nedeni ile %450 oranında objektif değer artışı uygulanmasına rağmen şehir haritası üzerinde taşınmazın konumunu gösteren bilirkişi raporu alınmak sureti ile taşınmazın imar parsellerine yakın olup olmadığı, bu değer artışı oranının taşınmaz için yüksek olup olmadığı, denetlenmeden hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
O halde mahkemece, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, net gelir yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla taşınmazda meydana gelen gerçek zarar miktarı belirlenmeli, değerlendirme tarihi olan tapu iptal kararının kesinleştiği 2009 yılına ait ürün maliyet ve verim cetvelleri de ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek ve bilirkişilerden uygulanacak objektif değer artışını gerekçelendirdikleri, taşınmazın konumunu ve çevresindeki yakın imar parsellerini de gösterecekleri kroki hazırlamaları istenerek raporu denetleme imkanı sağlanmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.