11. Hukuk Dairesi 2018/3422 E. , 2019/4689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28/02/2017 tarih ve 2015/208 E- 2017/179 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 26/04/2018 tarih ve 2017/985 E- 2018/432 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 17/07/1996 tarihinde kurularak tescil ve ilan edildiğini, müvekkilinin kullandığı ticaret ünvanının, faaliyet alanı aynı olan davalı şirket tarafından da kullanılmaya başlandığını, bu durumun müşteriler açısından karışıklığa sebep olmakla birlikte aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili şirket ile davalı şirket arasında idari ve ekonomik anlamda bağlılık bulunduğu izlenimini yarattığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin tanınmışlığından karşılıksız yararlandığını, bu durumu gidermek için davalının ihtar edildiğini belirterek davalının müvekkili şirketin ticaret ünvanına tecavüz eden eyleminin tespiti ile durdurulmasına, davalı şirketin ticaret ünvanında yer alan "" ÖZKİM"" ibaresinin çıkartılmasına, üzerinde Özkim yazan her türlü evrak, döküman ve diğer belgelerin imha edilmesine, hüküm özetinin Ülke genelinde yayınlanan bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TTK 18. maddesi gereğince her tacirin kanuna uygun bir ticaret ünvanı seçerek kullanmak zorunda olduğunu, TTK 43. maddesi gereğince şirket unvanı, zorunlu ve ihtiyari eklerden oluştuğunu, zorunlu unsurda şirket mevzuunun gösterilmesi ve şirket nevinin yer almasının gerektiğini, müvekkili şirketin ticaret ünvanında yer alan kimyevi maddeler sanayi ve dış ticaret limited şirketi ibaresi ünvanın çekirdek kısmını oluşturken ÖZKİM ibaresi ise TTK 46. maddesi gereğince eki olduğunu, davacı şirketin ticaret ünvanın çekirdek kısmının "" Kimya San. ve Dış Tic. Ltd. Şti."" ibaraleri yer almakta olup müvekkili şirketinin ünvanı ile aynı olmadığını, şirketlerin kullandıkları logoların ve internet adreslerinin birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, müvekkili şirketin ticaret ünvanının 18/09/2008 tarihinde tescil edilse de babasının hissedar olduğu aynı isimde benzer şirketi bulunduğunu, bu ana kadar müşteriler arasında karışıklık yaşanmadığını, şirketlerin adreslerinin farklı olduğunu, ""ÖZKİM"" ifadesi ile başlayan ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı bir çok şirket bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davalının ticaret ünvanı ile davacının ticaret ünvanı arasında karıştırmaya sebep olabilecek nitelikte bir durum söz konusu olmadığı, davalı şirketin ""ÖZKİM"" ibaresi ile başlayan ticaret ünvanının ekinde kullandığı ibareler ile davacı şirketin ""ÖZKİM"" ibaresinden sonra kullandığı ibarelerin birbirinden farklı olduğu, şirketlerin faaliyet konularının da farklı olduğu, iltibası engelleyici ibareler bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ticaret unvanına tecavüzün men"i, sicilden silinmesi istemine ilişkindir. Tarafların ticaret siciline tescilli unvanlarının klavuz sözcükleri “ÖZKİM” ibaresidir. Bu ibare dışında kalan diğer ibareler ise ticari işletmenin faaliyet alanını belirten unvanın unsurlarından oluşmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 45. maddesi uyarınca sicilde tescilli ticaret unvanının diğer bir unvan ile ayırt edilmesi gerekli hallerde ek yapılır. Yine aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca da unvana tecavüz halinde gerçek hak sahibi tecavüz oluşturan ibarenin değiştirilmesi veya silinmesini talep edebilir. Bu durumda tarafların ticaret unvanlarının ayırt edici klavuz sözcügünün “ÖZKİM” olduğu ve iltibasa yol açtığı dikkate alınmaksızın yazılı gerekçe ile davanın reddi isabetli değildir.
Öte yandan davalı şirket, dava konusu ticaret unvanını 2008 yılında tescil ettirmiştir. Bu durumda, ticaret unvanının tescil tarihi ile dava tarihi dikkate alınarak MK"nun 2. maddesinin de değerlendirilmesi ve bundan sonra sonuca ulaşılması gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,
20/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.