Hukuk Genel Kurulu 2014/723 E. , 2016/182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kira bedelinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesince (kapatılan Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi) davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.03.2012 gün ve 2011/474 Esas, 2012/408 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.06.2012 gün ve 2012/10313 Esas, 2012/14092 Karar sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili dilekçesinde; kira bedelinin 01/03/2011 tarihinden itibaren aylık 2.500 TL olarak tespitini talep etmiştir. Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne, kira bedelinin aylık 2.900 TL brüt (2.320 TL net) olarak tespitine karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, dükkan olup; 385 m² büyüklüğündedir.
Taraflar arasındaki kira ilişkisi 01/03/2007 tarihli kira sözleşmesine dayanmakta olup, tespiti talep edilen dönem 01/03/2011 tarihinden itibaren başlayan dönemdir. Kira sözleşmesinin süresi 2 yıl olduğundan; hak ve nesafet esaslarına göre kira bedelinin tespitinin yapılması gerekmektedir.
Bunun için dava konusu yerin yeniden kiralanması halinde getirebileceği kira bedeli bilirkişiler tarafından belirlenmelidir. Böyle bir belirleme yapılırken öncelikle benzer yerlerin kira sözleşmeleri incelenmeli, dava konusu yer ile ayrı ayrı karşılaştırılmalı, kira bedeline etki eden konular üzerinde de ayrıca durulmalıdır.
Dava konusu taşınmazın yukarıda açıklandığı üzere getirebileceği kira bedeli usulüne uygun şekilde saptandıktan sonra bu husus dikkate alınmak sureti ile hak ve nesafet kurallarına göre hakim tarafından bir kira parası takdir edilerek hüküm altına alınmalıdır.
Somut olayda; bilirkişi heyetinin raporunda hem yerin boş olarak kiraya verildiğinde getireceği kira bedelinin hemde hak ve nesafet kurallarına göre yapılan indirimin belirtildiği, mahkemenin de bu kira bedeline karar verdiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme tarafından kira bedelinin yerleşik Yargıtay kararlarına göre brüt olarak tespit edilmesi gerektiğinden; 18/11/1964 tarihli ve 2/4 sayılı YİBK.ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre taşınmazın boş olarak getirebileceği kira bedelinden hak ve nesafet ilkelerine göre uygun, makul bir indirimin bilirkişiler tarafından değil hakim tarafından yapılması gerektiğinden; yanılgılı değerlendirme sonucu oluşturulan hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. (Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2013 gün ve 2012/9-1892 E., 2013/881 K.; 26.03.2014 gün ve 2013/18-632 E., 2014/394 K. sayılı kararları).
Somut olayda ise; yerel mahkeme temyize konu kararında, ilk kararının gerekçesinde yer vermediği ve dolayısıyla Özel Daire tarafından değerlendirilmeyen “Mecurun boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği aylık brüt 3.000,00 TL kira bedelinden, bilirkişi raporunda taşınmazın durumu, mevkii, çevresi ve emsal mukayeselerine ilişkin değerlendirmeler nazara alınarak, mahkemece hali hazır durum itibariyle takdiren indirim yapılarak, dava konusu taşınmazın 01.03.2011 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin brüt 2.900,00 TL (net 2.320,00 TL) olarak tespitine karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, bilirkişi heyetinin raporda aynı rakamı tespit etmesinin mahkemeyi bağlayıcı olmadığı, bilirkişi heyetinin tespit ettiği kira bedeli ile mahkemenin takdir ettiği kira bedelinin aynı rakamlara tekabül etmesinin gerekli indirimin hakimlikçe yapılmadığını göstermediği” gerekçesine yer vererek, dava konusu uyuşmazlığı değerlendirip yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak "direnme" olarak adlandırdığı kararı vermiştir.
Mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilince yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.