10. Hukuk Dairesi 2011/12897 E. , 2013/816 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi ....
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Davalılar ...i. vekilinin temyiz istemi yönünden; vekaletname içeriğine göre temyizden feragat etme yetkisi bulunduğu anlaşılan davalılar vekili tarafından, mahkemece verilen karara karşı yasal süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulduktan sonra, 04.08.2011 gününde temyiz isteminden vazgeçildiği belirgin olmakla, yöntemince gerçekleştirilen vazgeçme göz önünde bulundurularak davalılar .... Ltd. Şti. vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-) Davacı ile davalı Kurum vekillerinin temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, 22.01.1993-2006/Mayıs tarihleri arasında davalı şirketlere ait işyerinde, şirketler tarafından imali ya da ithali yapılan ürünlerin müşterilere tanıtılarak, şirketler adına sipariş alınması işinde (estetik partner) çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 15.02.1993-06.05.1999 tarihleri arasında davalı şirketlere ait işyerinden davacı adına 1935 gün bildirimde bulunulduğu belirtilerek, anılan dönemde davacı ile davalı şirketler arasında hizmet akdinin varlığı kabul edilmek suretiyle, bu dönemler arasında Kuruma bildirilen hizmetlerinin dışında davacının 309 gün daha sigortalı hizmetinin bulunduğunun tespitine, bu dönemden sonraki süreye ilişkin talebin ise, davacının hizmetlerinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"nda düzenlenen kapıdan satış sözleşmesi kapsamında kaldığı kabul edilmek suretiyle, reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin hükmü eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalıdır.
./..
-2-
Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı .... Kanununun geçiş hükümlerini içeren aynı yasanın Geçici 7. maddesi hükmü karşısında, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir.
Davada somutlaşan olayda, davacının süresinde Kuruma intikal eden davalı .... 23.02.2004 tarihinde kanun kapsamına alındığı, yapılan işin mahiyetinin kozmetik ürünlerinin iç ve dış pazarlaması olduğu, ihtilaf dışı 15.02.1993-06.05.1999 tarihleri arasında toplam 1935 günlük hizmet süresinin Kuruma bildirildiği, davacının ihtilaf konusu dönemi kapsar şekilde 01.10.2004-28.02.2005 tarihleri arasında 90 gün isteğe bağlı sigortalılığının bulunduğu anlaşılmaktadır.
İş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde, bu Kanunda yazılı koşullar altında, sigortalılar ile bunların eş, çocuk ve hak sahiplerine sosyal sigorta yardımları sağlanması amacıyla kabul edilip yürürlüğe giren 17.07.1964 gün ve 506 sayılı ....Kanunu"nun 2. maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre “sigortalı” sayılacağı belirtildikten sonra, 3. maddesinde, kimlerin bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacakları ve hangi kişiler hakkında da bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı açıklanmıştır. 5. maddesinde ise; “işyeri”, bu kanunun uygulanmasında, 2. maddede belirtilen sigortalıların işlerini yaptıkları yerler olarak tanımlanmıştır. Buna göre, genel olarak sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3. maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş ise de; gerek, 4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde, iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış ve gerek Borçlar Kanununun 313 – 354. maddelerinde bu konuda düzenleme yapılmıştır. Borçlar Kanununda, anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmış, aksine hüküm bulunmadıkça, hizmet akdinin özel şekle tabi olmadığı belirtilmiş, ücretin, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” adı altında varlığını koruduğu açıklanmıştır. Belirtilmelidir ki, “ücret” unsuruna tanımda ve iş sahibinin borçları açıklanırken yer verilmesine karşın, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekline göre, bu unsurun genel anlamda sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığının kabulü gerekir. Şu durumda, baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre; hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özellikleri, “zaman” ile “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve
../...
-3-
durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde dosyadaki bilgi ve belgelere göre eldeki davada; davaya konu tanıtım ve satış temsilciliği işinin türü, kapsamı ve niteliğine göre işverene bağımlı olarak belli bir zaman sürecinde yapıldığının anlaşılmış ve böylece hizmet akdinin var olduğunun belirgin bulunduğu gözardı edilerek, ...arasına ilişkin dönem yönünden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsizdir.
Kabule göre de; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 74. maddesinde (Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi); "Hakim, talepten fazla veya başkasına hükmedemez." düzenlemesine yer verildiği gibi, aynı yasanın 75/1.maddesinde (Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 25. maddesi); "Kanunun tayin eylediği istisnalardan başka hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re"sen nazarı dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz" hükmü yer almaktadır. Yasanın bu açık hükmünden de anlaşılacağı üzere hakim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başkasına hükmedemeyeceği açıktır.
Somut olayda; 15.02.1993-06.05.1999 tarihleri arasında 306 gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesinin talep edildiğinin anlaşılması karşısında; taleple bağlılık ilkesine aykırı biçimde Kuruma bildirimi yapılmayan toplam 309 günün tespitine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 24.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.
...