Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8506
Karar No: 2015/8048
Karar Tarihi: 05.05.2015

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/8506 Esas 2015/8048 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2015/8506 E.  ,  2015/8048 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Adana 4. İş Mahkemesi
    Tarihi : 04/12/2014
    Numarası : 2013/1088-2014/926

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Davacı iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı işveren vekili, davacının etik ve işyeri kurallarına aykırı olarak şirket müşterisi olarak nitelendirilen doktora yalan yere sözler verip ilgili doktoru ve işvereni mağdur durumda bırakması nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davalı tarafça geçerli ve haklı bir neden olmaksızın iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesiyle davacının işe iadesine karar verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.03.2007 tarih ve 2007/8-161 E., 2007/155 K. sayılı kararı ile de belirtildiği üzere adil yargılanma ve dinlenilme hakkının bir gereği olarak hakim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkan vermeli, tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir. Fakat tarafların kendilerine tanınan bu imkana rağmen, duruşmaya gelmek zorunluluğu yoktur. Hukuk davalarında duruşmaya gelmemenin müeyyidesi, dava dosyasının işlemden kaldırılması veya yargılamanın gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilmesidir.
    Dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin muhataba bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın çıkarıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal dinlenme ve savunma hakkı kısıtlanmış olur.
    AİHM"ye göre de iç hukuktaki duruşmada hazır bulunma hakkını kullanıp kullanmamaya karar verecek olan davanın bir tarafına, duruşmaya katılma imkanı verecek şekilde duruşmanın bildirilmemesi, silahlarda eşitlik ve çekişmeli yargılama ilkelerini özünden yoksun bırakır.
    Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
    Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin ( tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
    Burada üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, yargılama makamlarının işlemlerinin çelişkili bulunmaması gerekmektedir. Yani mahkemece, adaletin görünür kılınmasını sağlayacak usul ve esaslara uyulurken, taraflarda farklı anlamlandırılabilecek işlemlerden kaçınılması gerekmektedir. Örneğin, taraflara tebliğ edilen davetiyelerde kesin süre verilmesine rağmen kesin süre sona ermeden karar verilmesi gibi...
    Somut olayda mahkemece, tensip zaptının 3 nolu ara kararı ile davalıya delillerini 2 haftalık kesin süre içinde bildirmesi, her tanık için davetiye gideri ve tanık ücretinin miktarları da belirtilerek yatırılması istenilmiş, davalı da cevap dilekçesinde tanık deliline dayanarak tanık isim ve adreslerini ön inceleme duruşmasına kadar bildireceğini belirtmiş ve ayrıca süreci içinde 80,00 TL gider avansını da yatırmıştır.
    Ön inceleme duruşmasında davalı vekili, tanık ücretinin yatırıldığını belirterek tanıkların isimlerinin bildirilmesi için süre verilmesini talep etmiş, davacı vekili ise süresinde tanık bildirilmediği için bu aşamada tanık bildirilmesine muvafakat etmediklerini beyan etmiş, mahkeme de ara kararı ile ihtarlı davetiye tebliğine rağmen süresi içerisinde tanıkların isimlerinin bildirilmemiş olması ve davacının da muvafakatı olmadığından davalının talebi reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
    Ancak gerek HMK"nun 140/5 ve gerekse 145.maddeleri ile basit yargılamayı düzenleyen 316.vd maddeleri uyarınca somut olayda davalının tanık bildirmek için süre talebinin yargılamayı uzatmaya matuf olmadığı, kaldı ki süresi içinde gider avansının da yatırılmış olduğu, basit yargılama usulünde ön inceleme duruşması ile tahkikat aşamasının birleşebilmesinin tek başına tensip zaptında tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için kesin süre verilmesini gerektirmeyeceği, ön inceleme duruşmasında tarafların üzerinde uzlaştıkları veya uzlaşamadıkları hususların tespiti ile uzlaşılamayan hususların tespit edilmesi üzerine tarafların uzlaşılamayan bu konularda dinlenilmek üzere tanıklarını bildirmelerinin mümkün olabileceği, buna rağmen mahkemece henüz davacı ve davalının hangi konularda uzlaştıkları ya da uzlaşamadıkları tespit edilmeksizin kesin süre ile öncesinde tanıkların bildirilmesinin istenilmesi savunma hakkını kısıtlayacak mahiyettedir.
    Yapılacak iş, tarafların uzlaştıkları ve uzlaşamadıkları hususlar ön inceleme duruşmasında belirlenmeli, uzlaşılamayan hususlarda dinlenilmek üzere taraflara tanıkların isim ve adreslerini bildirmeleri- tarafların dava ve cevap dilekçesinde tanıkları bildirmeleri de her zaman mümkündür- için süre verilmeli, ya da tanıkların hazır edilmesi halinde tahkikat aşamasına geçileceği zapta geçirilip tanıkların dinlenmesi gerekmektedir. Kaldı ki somut olayda mahkemece hemen karar verilerek yargılama sonlandırılmamış, davacı tanıklarının beyanlarının alınması için istinabe yapılmış, ön inceleme duruşmasından sonra 4 oturum daha yapılarak neticede karar verilmiştir.
    O halde davalı tarafın tanıklarının isim ve adreslerini bildirmek için süre talebinin reddine karar verilerek yargılamaya devamla hüküm kurulması yerinde değildir.
    Yapılacak iş; davalı tarafın gösterdiği tanıkları da dinlenilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle ortaya çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması ve usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi