(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/9361 E. , 2020/1644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... ve arkadaşları vekili 06/11/2007 havale tarihli dava dilekçesi ile tapu kaydına dayanarak, ... ilçesi, ... ... köyünde bulunan taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edildiğini, ancak yapılan bu tescil işleminin hatalı olduğunu, taşınmazın anne babalarından kendilerine kaldığını belirterek tapu kaydının iptali ve müvekkilleri adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, üçüncü kişilere karşı tüm mirasçılar tarafından dava açılması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/11/2015 tarih 2015/8663-2015/11683 E.K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Davacılar dışındaki mirasçılar ..., ..., ... ve ... tarafından sunulan dilekçeler ile açılan davaya muvafakat edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde yer almayan mirasçılar davaya muvafakat ettiklerini bildirdiklerine göre, taraf teşkili sağlanmış olup, mahkemenin kabulü isabetli değildir. Diğer taraftan, ormanların mülkiyeti Hazineye ait olup, davanın Hazineye yöneltilmemiş olması doğru değildir. O halde; mahkemece, davacılara, Hazineyi davaya dahil etmeleri için olanak sağlanmalı, bu şekilde husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek taraf delilleri toplanmalı ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Dosya kapsamına ve usûle uygun bulunmayan gerekçelerle yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu, davanın kısmen kabulü ile; ... ili, ... ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde bulunan Hazine adına kayıtlı 101 ada 482 parsel sayılı taşınmazın 10/10/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda turuncu renkle taralı 17.803,35 m2"lik kısımının tapu kaydının iptali ile; muris ... mirasçılarından davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... adına hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, ... ili, ... ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde bulunan Hazine adına kayıtlı 101 ada 482 parsel sayılı taşınmazın 10/10/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda 2 A harfi ile gösterilen sarı renkle taralı 11.475,05 m2"lik kısmının; muris ... mirasçılarından davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... adına hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, karar davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 20/08/1999 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde çalışması ve 31/05/2007 - 02/07/2007 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de taşınmazların en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu belirlenmemiş, (1) ve (2) nolu taşınmazlara uygulanan tapu kaydının sınırlarının sabit olmadığı ve taşınmmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 20/B ve 20/C maddelerinin tatbik edilmesi gerektiği düşünülmemiş, davacı gerçek kişinin dayanağı tapu kayıtları getirtilip usulüne uygun olarak uygulanıp taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş, taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları getirtilip uygulanarak usulüne uygun orman araştırması yapılmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, davacıların dayandıkları tapu kayıtları ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldi ve gittleri ile birlikte getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli ve bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edilerek dosya arasına alınmalı, yine en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1957 tarihli memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yapılacak araştırma sonucu çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında hukukî kıymetinin olup olmadığı tartışılmalıdır. Şayet, orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde ise bu kez davacıların dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmelidir. Bu cümleden hareketle; taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek
taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte öncelikle tapu kayıtlarının kapsamı tayin edilerek taşınmazların kullanılıp kullanılmadığı belirlenmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli, yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, taşınmazların tapu kaydı miktarı dışında kalan kısımlarının sınırındaki ormandan kazanıldığı kabul edilmeli, buna göre tapu kaydının kapsamı açıklandığı şekilde kesin olarak belirlenmelidir.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların tapu kaydı kapsamı dışında kaldıkları ve orman sayılmayan yerlerden oldukları belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, çekişmeli (C) harfli taşınmazın tapu kaydı kapsamı dışında kalması halinde 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık vasfında olup olmayacağı da değerlendirilerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.