15. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/2160 Karar No: 2016/610 Karar Tarihi: 02.02.2016
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/2160 Esas 2016/610 Karar Sayılı İlamı
15. Hukuk Dairesi 2015/2160 E. , 2016/610 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi .
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı davasında, davalıya ait makineye servis hizmeti verdiğini, 15.05.2010 tarihli faturaya dayalı 9.562,24 TL alacağının ödenmediğini, bu nedenle icra takibine geçtiğini ancak davalının takibe itiraz ettiğini belirterek yapılan icra takibine davalının itirazının iptâline karar verilmesini talep etmiş, davalı savunmasında daha önce kendilerine ait makinenin servis hizmetlerinin davacı tarafından yerine getirildiğini, bu iş ile ilgili 07.05.2010 tarihli faturaya göre davacıya 56.000,00 TL ödendiğini, davaya konu faturaya konu servis hizmetinin yapılmadığını, bu faturanın kendilerine tebliğ edilmediğini, servis formunda imzası bulunan dava dışı..."ın şirketleri ile ilgisinin bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, mahkemece davaya konu faturanın davalıya tebliğ edilmediği, servis formunda imzası bulunan dava dışı..."ın davalı çalışanı olduğuna dair delil sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Sözleşme ve dava ile işin yapıldığı tarihlerde yürürlükte olup somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 32. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun"un devam eden 38. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır. Somut olayda, davalı savunmasında davaya konu edilen faturaya bağlı servis formunda imzası bulunan..."ın şirketlerini temsile yetkili olmadığını savunmuş ise de daha önceki servis hizmetleri ile ilgili düzenlenen servis formları da aynı kişi tarafından imzalanmış, bunlar ile ilgili bedeller de davalı tarafından ödenmiştir. BK"nın 32 ve 38. madde hükümleri dikkate alındığında davalının sonradan düzenlenen servis formlarının geçersiz olduğuna ilişkin savunmaları iyiniyete aykırıdır. Bu nedenle davacı tarafından sunulan servis formundaki hizmetlerin yapıldığının kabulü gerekir. Ancak faturanın davalıya tebliği kanıtlanmadığından içeriğinin kesinleştiğinden bahsedilemez. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmadığından dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 366. maddesi uyarınca konusunda uzman bilirkişiden alınacak rapor ile iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçeye göre eksik incelemeye dayalı kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.