7. Hukuk Dairesi 2015/7496 E. , 2015/8038 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 16/01/2014
Numarası : 2013/174-2014/30
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının 09/10/2008-02/11/2012 tarihleri arasında çalıştığını iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve kötüniyet tazminatı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Şirket açılan davaya vekili aracılığı ile cevap vermiştir. Mahkemece davalı vekili 09/05/2013 tarihli duruşmaya katılmadığı halde yokluğunda kendisine kesin süre verilmiş ve yine yoluğunda kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiştir. Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması asıldır. Davalı vekilinin cevap dilekçesi vermesinden sonra kendisine herhangi bir tebligat çıkarılmamış, bilirkişi raporu da davalı şirkete gönderilmiştir. Davalı vekilinin bilirkişi raporunun usulsüz tebliğ edildiği, delilerinin toplanmadığı yönündeki itirazları giderilmeden karar verilmiştir.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde " Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır. AİHS. 6.maddesi ile de savunma hakkı düzenlenmiştir.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı HMK"nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usül hukukumuza yansıtılmıştır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkın sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının, usül hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Davalıya kesin süre verilen 09/05/2013 tarihli duruşmada davalı hazır olmadığından verilen sürenin ve diğer yandan vekil yerine Şirkete çıkarılan tebligatların usulüne uygun olmadığı açıktır. Davalının savunma hakları kısıtlanarak davanın eksik inceleme ile sonuca bağlanması hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.