4. Ceza Dairesi 2019/8949 E. , 2020/5757 K.
"İçtihat Metni"Basit tehdit suçundan sanık ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 43/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Kayseri(kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 10/05/2011 tarihli ve 2010/1212 esas, 2011/765 sayılı kararının 06/07/2011 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 29/01/2015 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 43/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/11/2016 tarihli ve 2016/476 esas, 2016/473 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 29.11.2019 gün ve 94660652-105-38-13626-2019-Kyb sayılı istemleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/12/2019 gün ve 2019/123425 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi: Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamında bulunan adlî sicil kaydına göre, suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediği gerekçesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Basit tehdit suçundan sanık ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 43/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Kayseri(kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 10/05/2011 tarihli ve 2010/1212 esas, 2011/765 sayılı kararının 06/07/2011 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 29/01/2015 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 43/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/11/2016 tarihli ve 2016/476 esas, 2016/473 sayılı kararının, dosya kapsamında bulunan adlî sicil kaydına göre, suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabetgörülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ... hakkında hükmolunan 22 gün hapis cezasının, TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, yöntemi ve başvuru süresinin hiçbir tereddüte yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükümlere aykırılık aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimlerdeki temel amaç sujelerin başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması, bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya hatalı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır. CMK"nın 264. maddesinde ise, kabul edilebilir bir kanun yolu başvurusunda kanun yolunun veya mercide yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merci tarafından, başvurunun derhâl görevli ve yetkili mercie gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kararların Açıklanması Ve Tebliği " başlıklı 35. maddesi;
"1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, (…) (1) hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. (1)
3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." biçimindedir.
İncelenen dosyada; sanık ... hakkında, sair tehdit suçundan yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, yargılama neticesinde Kayseri 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 10/05/2011 tarihli ve 2010/1212 esas, 2011/765 sayılı kararıyla sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 43/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 06/07/2011 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 29/01/2015 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/11/2016 tarihli ve 2016/476 esas, 2016/473 sayılı kararıyla hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 43/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, kararın sanık ve katılanın yokluklarında açıklandığı, katılan ..."ye kararın tebliğ edilmediği, sanığa ise Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre doğrudan Mernis adresinde tebliğ işleminin gerçekleştirildiği, yine Kayseri Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda başka suçtan hükümlü olarak bulunan sanığa, 01.07.2019 tarihinde kararın tebliğ edildiği, hükmün de 30.11.2016 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık ..."in yokluğunda verilen kararın öncelikle, duruşmada bildirdiği ve bilinen son adresi olarak kabul edilmesi gereken adreste tebliğe çıkarılması, tebliğ imkansızlığı durumunda ise tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre Mernis adresine yapılması gerektiği gözetilmeden, kararın doğrudan adı geçenin Mernis adresinde tebliğ edildiği, böylelikle tebliğ işleminin yöntemine uygun olarak yapılmadığı; ayrıca başka suçtan farklı yer ceza infaz kurumunda bulunan sanığa, ceza infaz kurumunda 01.07.2019 tarihinde yapılan tebligatın, CMK"nın 35/3. maddesine göre, söz konusu kararın kendisine okunup anlatılarak tebliğ edilmemesi nedeniyle usulsüz olduğu ve katılan ..."ye kararın tebliğ edilmediğinin anlaşılması, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna da ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; anılan kararın adları geçen sanık ile katılana yöntemince tebliğ edilmesi ve sonraki işlemlerin mahallinde yerine getirilmesinin gerektiği anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/11/2016 tarihli ve 2016/476 esas, 2016/473 sayılı kararına yönelik, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN BU AŞAMADA REDDİNE,
2)Dosyanın, sanık ve katılana kararın yöntemince tebliği için mahalline gönderilmesine, sonraki işlemlerin mahallinde Mahkemesince yerine getirilmesine, 04/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.