Hukuk Genel Kurulu 2014/348 E. , 2016/173 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ :##########Sulh Hukuk Mahkemesi
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki “kira tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ...Sulh Hukuk Mahkemesinin davanın reddine dair verilen 15.11.2012 gün ve 2012/97 E., 2012/1228 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, ....Hukuk Dairesinin 16.01.2013 gün ve 2012/23331 E., 2013/320 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili dilekçesinde; kira bedelinin 01.01.2012 tarihinden itibaren aylık 10.000 TL olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, taraflarca kararlaştırılan miktara ÜFE oranlarına göre artış yapıldığında 01.01.2011 tarihinde başlayan dönem kirasının aylık 3.593,37-TL olduğunun anlaşıldığı, zaten davalının bu dönemde 3.600,00-TL net aylık kira bedeli ödediği davacının da kabulünde olduğu, bu miktara göre 01.01.2012 yılı için de ÜFE oranı uygulandığında aylık net kira bedelinin 4.000,00-TL (brüt 5.000,00-TL) olduğu, davalının da bu tarihten itibaren aylık net 4.000,00-TL ödediğinin davacının da kabulünde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasında kira parasının miktarına ilişkin olarak bir uyuşmazlık bulunup mahkemeye müracaat edildiğine ve kira parasının dava yoluyla tespiti istenildiğine göre; davalı taraf artırılması istenilen veya karar verilecek miktarı ödemeye başlasa bile dava red edilmeyip bu miktar hüküm altına alınarak bir tespit kararı verilmelidir.
Davalının tespit edilecek miktarı kabul ederek ödeme yapması dava açılmasına sebep olup olmaması ve yargılama giderlerinden sorumluluğu (HUMK.md.94, HMK.md.312) yönünden etkilidir.
Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl ve birleşen dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, asıl ve birleşen dava ile davalı şirket tarafından kiralanan dava konusu daire ve dükkanın kira bedelinin 01.01.2012 tarihinden itibaren aylık 10.000 TL olarak tespitini istemiştir.
Davalı vekili, endeksler uygulanarak ödemelerin yapıldığını davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, 2010 yılı aylık kira bedelinin 3.300,00-TL olduğunun davacının beyanı ile sabit olduğu, kira süresinin ek sözleşme ile 5 yıl uzatıldığını, buna göre kira süresinin 2013 yılında dolacağı nazara alınarak, sözleşmeye göre endeks uygulanarak artış yapılması gerektiğinin düşünüldüğü, taraflarca kararlaştırılan söz konusu miktara ÜFE oranlarına göre artış yapıldığında 01.01.2011 tarihinde başlayan dönem kirasının aylık 3.593,37-TL olduğunun anlaşıldığını, zaten davalının bu dönemde 3.600,00-TL net aylık kira bedeli ödediğinin davacının kabulünde olduğu, bu miktara göre 01.01.2012 yılı için de ÜFE oranı uygulandığında aylık net kira bedelinin 4.000,00-TL (brüt 5.000,00-TL) olduğu, davalının bu tarihten itibaren aylık net 4.000,00-TL ödediği hususunun da davacının kabulünde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece,yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, önceki gerekçesini tekrarla birlikte “dava dilekçesi, "Şu an itibariyle 4.000 TL net 5.000 TL brüt (stopajla birlikte) aylık kira bedeli ödemektedir." tespitiyle başlamaktadır. Dava açıldıktan sonra tespit edilecek miktar kabul edilerek ödeme yapılması durumu söz konusu değildir. Brüt 5.000,00-TL olarak ödenmekte olan kira bedelinin 10.000,00-TL"ye çıkarılması talep edilmektedir. 01.01.2012 tarihinde başlayan dönem aylık kira bedelinin brüt 5.000,00-TL olarak yatırıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çekişme iki bedel arasındaki 5.000,00-TL"ye yöneliktir. Davanın açıldığı tarih itibarıyla uyuşmazlığın olmadığı bir noktada davadan ve dava hakkından, hukuki yarardan bahsedilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar vermiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kira bedelinin tespitine ilişkin davada; kira sözleşmesine göre endeks uygulanarak belirlenen bedelin (4.000.-) davalının da kabulünde olduğu ve 01.01.2012 tarihinden itibaren davalı tarafça ödendiği, dava tarihi itibariyle bu konuda uyuşmazlık olmadığından hukuki yararın bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddinin mi gerektiği; yoksa davalı taraf arttırılması istenilen veya karar verilecek bedeli ödüyor olsa da her halükarda bu miktarın hüküm altına alınarak bir tespit kararının verilmesi mi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere tespit davaları, genel olarak bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının belirlenmesine ilişkin davalardır. Bu dava ile hukuki ilişki hakkındaki kuşku ve tereddütler giderilir.Tespit davaları hakların istikrarını temin etmekle toplumsal bir yarar sağlar.Tespit davasının amacı da hukuki belirsizliği gidermek, başka bir deyişle hukuki ilişkileri taraflar açısından belirli hale getirmekten ve bu yolla barışı sağlamaktan ibarettir.
Öte yandan Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre kira bedelinin tespiti davalarında verilen kira tespiti kararları, diğer tespit davalarında olduğu gibi bir hukuki ilişkiyi tespit etmez. Amacı sadece kira sözleşmesinin yeni dönemde belli olmayan unsurunu belirli bir hale getirmekten ibarettir. Gerçekten de taraflar anlaşamamışlarsa, kiranın tespitinde hukuki sonuç ancak hakimin kararı ile doğar. Böylece kira tespiti kararları eda davaları sonunda verilen mahkumiyet kararlarına değil, inşai davalar sonunda verilen kararlara yakın bir nitelik gösterirler (Bkz. Baki Kuru, Ali Cem Budak, Tespit Davaları, 2.Baskı, İstanbul 2010, s.68 ve 106).
Bu hususa 12.11.1979 gün ve 1/3 sayılı YİBK’da da değinilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkemece dava konusu taşınmazın kira bedelinin tespiti istenilen 01.01.2012 yılı için de ÜFE oranı uygulandığında aylık net 4.000,00-TL (brüt 5.000,00-TL) olacağı, davalının da bu tarihten itibaren aylık net 4.000,00-TL ödediği,bu hususun davacının da kabulünde olduğu, bu nedenle kira bedelinin tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmişse de, bu gerekçe isabetli değildir. Zira kira tespiti davalarında uyuşmazlığın çözülmesi için mahkemece bir bedelin hüküm altına alınması gereklidir. Aksi halde kiracıyı, ödeme yapmaması veya bedeli eksik ödemesi halinde ödemeye zorlayıcı, infaz edilecek bir karar bulunmayacaktır.
Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.