Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5156
Karar No: 2019/5039
Karar Tarihi: 18.04.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5156 Esas 2019/5039 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan bir tazminat davasında, davacılar konutlarının zorunlu deprem sigortası şirketi olan davalı nezdindeki sigortadan kaynaklı ağır hasar aldığını ve yıkım kararı verildiğini, dolayısıyla davalıdan 10,000 TL tazminat talep ettiklerini belirtmiş, daha sonra taleplerini artırarak 269,500 TL'ye yükseltmişlerdir. Mahkeme, savunma, kanıtlar ve bilirkişi raporu dikkate alınarak davayı kabul etmiş ve davalıdan 269,500 TL tazminat ödenmesine karar vermiştir. Ancak kararda, hangi davacının bu tazminatı alacağı belirtilmemiştir. Bu nedenle kararın açık olmaması ve uygulanabilir olmaması nedeniyle hüküm bozulmuştur. Ayrıca dava dilekçesi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile talep edilen 2,000 TL'nin ıslah dilekçesiyle artırılması nedeniyle zamanaşımının uğramış olabileceği hususu da göz önünde bulundurularak hüküm bu yönde de bozulmuştur. Ayrıca davalı olan Afet Sigortaları Kurumu'nun kamu tüzel kişiliği olduğu ve vergi, resim ve harçtan muaf olduğu nedeniyle karar ve ilam harcının davalıdan tahsil edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise 1086 sayılı HUMK'nun 381-389. maddeleri (6100 sayılı
17. Hukuk Dairesi         2018/5156 E.  ,  2019/5039 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı .... Afet Sigortaları Kurumu (DASK) vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.04.2019 Çarşamba günü davacılar vekili Av. ... ve davalı ... (DASK) vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Davacılar vekili, davalının zorunlu deprem sigortacısı olduğu müvekkiline ait konutların meydana gelen depremler neticesinde ağır hasarlandığını, konutlar hakkında yıkım kararı verildiğini açıklayıp fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamı, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 269.500,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
    1-Dava dilekçesinin incelenmesinde davacı taraf olarak “Tekbir Gıda Tic.ve San.İth.ve İhr.Ltd.Şti.” ve “...”in davacı olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Hükümde ise 269.500,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl
    tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
    Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
    Somut olayda mahkeme hükmünden hükmedilen tazminatın hangi davacıya verileceği beliriltmediğinden mahkeme hükmü açık ve net oladığı gibi infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. Buna göre mahkemece her bir davacı yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    Kabule göre de;
    Somut olayda; dosya kapsamındaki teknik bilirkişi raporuna göre davalı nezdinde sigortalı taşınmazların bulunduğu binanın inşaat ruhsatının bulunduğu ancak binanın 4 katlı olarak olarak ruhsatının verildiği, davaya konu sigortalı dairelerin ise ruhsata aykırı olarak daha sonradan 5. ve 6. kat olarak yapıldığı ve dolayısı ile davaya konu bağımsız bölümlerin inşaat ruhsatı kapsamında yer almadığı anlaşılmaktadır. İnşaat ruhsatının bağımsız bölümler için değil de bina için verildiği gözetildiğinde mahkemenin işin esasına girilerek kabul kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmasa da davaya konu bağımsız bölümlerin inşaat ruhsatına aykırı olarak yapılması hususu zarar görenin müterafik kusuru kapsamında değerlendirilebilecek bir husustur.
    Zarar görenin zararın artmasına katkısının/müterafik kusurun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediği hususlarının mahkemece araştırılarak karar yerinde tartışılması gerekmektedir.

    Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davaya konu bağımsız bölümlerin inşaat ruhsatına aykırı şekilde yapılmasının binanın dava konusu depremin şiddetine dayanıklılığını etkileyip etkilemediğinin, ruhsata aykırı olacak şekilde binaya iki kat ilave yapılmasının zararın oluşmasına katkısının ne ölçüden olduğunun, bağımsız bölümlerin zarar görmesinde zarar görenin kusurunun bulunup bulunmadığının, ruhsata aykırı olarak yapılan bu iki kat, yapılmasa idi binanın bu depremden ne ölçüden etkileneceğinin, binanın teknik özelliklerinin bu iki katın yapılmasına uygun olup olmadığının araştırılarak, hasıl olacak sonucun davacı/sigortalının müterafik kusuru noktasında tartışılması, müterafik kusurun varlığı halinde davaya konu binada tespit edilen zarardan sigortalının müterafik kusuru nedeni ile uygun bir indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
    2-Davacı vekili dava dilekçesi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bilahare sunduğu ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır. Davalı vekili ıslah ile artırılan kısmın zamanaşımına uğradığını savunmakla mahkemece bu hususta olumlu/olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bu yönüyle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3-Davalı kurum, 585 sayılı KHK’nin 5.Maddesi ve 6305 sayılı Afet Sigortalan Kanunu’nun 3. ve devamı maddeleri uyarınca kamu tüzel kişiliğine haiz olup, Kurum ve gelirlerinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olmasına göre mahkemece karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1,2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ... (DASK)"a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."na geri verilmesine 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi