Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/8945
Karar No: 2020/5755
Karar Tarihi: 04.06.2020

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/8945 Esas 2020/5755 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2019/8945 E.  ,  2020/5755 K.

    "İçtihat Metni"

    Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/04/2019 tarihli ve 2019/27425 soruşturma, 2019/18495 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/2598 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 04/12/2019 gün ve 94660652-105-01-12379-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/12/2019 gün ve 2019/123438 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında, dosya kapsamına göre, müştekiye karşı şüpheliler tarafından hakaret ve tehdit edildiği iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında, şüpheliler haklarında delil yetersizliği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müşteki tarafından sunulan ve atılı suça konu ses kayıtlarını içerdiği iddia edilen CD üzerinde inceleme yaptırılarak çözüm tutanağı hazırlanmaksızın, eksik soruşturma ile verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/04/2019 tarihli ve 2019/27425 soruşturma, 2019/18495 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/2598 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında, dosya kapsamına göre, müştekiye karşı şüpheliler tarafından hakaret ve tehdit edildiği iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında, şüpheliler haklarında delil yetersizliği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müşteki tarafından sunulan ve atılı suça konu ses kayıtlarını içerdiği iddia edilen CD üzerinde inceleme yaptırılarak çözüm tutanağı hazırlanmaksızın, eksik soruşturma ile verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/04/2019 tarihli ve 2019/27425 soruşturma, 2019/18495 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/2598 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
    CMK"nın 173. maddesi "(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    (5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
    (6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 - 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır." biçimindedir.
    Anılan Kanun"un 172. maddesinin 2. fıkrası; "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." şeklindeyken, 06/01/2017 tarihli ve 29940 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 10. maddesi ile değiştirilerek "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." şeklini almıştır.
    Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
    Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
    CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 23/06/2015 tarihli ve 2013/7-700 esas, 2015/241 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu, muhakemeyi soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki ana evreye ayırmıştır. Bir suç işlendiği şüphesini öğrenen Cumhuriyet savcısı, kamu davasını açmaya yer olup olmadığını tespit etmek üzere, maddi gerçeği araştırmak mecburiyetindedir. Soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısı, yaptığı araştırma faaliyetlerinin neticesinde bir sonuç çıkarmaktadır. Bu sonuç, kamu davası açılmasına gerek olduğu ya da olmadığı yönünde olacaktır. Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak, bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mahkeme denetiminden geçerek, yargı halini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir. Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bakımından, yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacağından, kesin hükmün önleme etkisine benzer bir hal doğmaktadır. Böylece ceza muhakemesine hakim olan “hukuk devleti”, “adil yargılanma hakkı” ve “non bis in idem (aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz)” ilkelerinin ihlalleri de engellenmektedir.CMK"nın 172/2. maddesinde yer alan "yeni delil" kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için delilin yeni olmasının yanında, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte bulunması gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip itirazen ya da itiraz edilmeksizin kesinleşmesi durumunda, Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atıp dava açabilmesi için kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte yeni delil bulunması tek başına yeterli olmamakta, sulh ceza hâkimliğince kamu davasının açılması hususunda karar verilmesi de gerekmektedir.
    Kanun koyucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın dava zamanaşımı süresince bir tehdit oluşturmasını önlemek amacıyla, aynı kişi hakkında, aynı fiilden dolayı tekrar soruşturma başlatmak için yeni delil şartını getirerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara "kesin hüküm" niteliği vermemekle birlikte, kişiler açısından hukuki güvenli alan oluşturarak adeta "kesin hükmün önleme etkisini yaratan bir hal" olarak düzenlemiştir. Bu suretle, insan haklarını ilgilendiren yönü nedeniyle şüpheliye önemli bir yargısal güvence getirilmiş, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, kesin hükmün önleyici etkisine benzer sonuçlar doğuran bir karar niteliğine sahip olmuştur. Böylece, kişilere getirilen kanuni teminatla, soruşturma aşamasına tekrar dönülebilir endişesi ortadan kalkmış bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yönde istikrar kazanmıştır. Cumhuriyet savcısınca verilip denetimden geçmeden kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merciince itirazın reddedilmesi üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar arasında, önleme etkisi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır.
    İncelenen dosyada; 02.04.2019 günü saat 17:00 sıralarında polis merkezine müracaat eden 17 yaşındaki şikayetçi ..."nin, 01.04.2019 tarihinde üvey ablası ... tarafından telefonla tehdit edildiğini belirtmesi üzerine, aynı gün annesi diğer şikayetçi ..."in alınan ifadesinde özetle; vefat eden dini nikahlı eşinden olma oğlunun, ölen eşinin resmi nikahlı eşinden olma öz ablası ... tarafından telefonla 01.04.2019 günü saat 19:03 sıralarında aranarak tehdit edildiğini, yine ..."in gayri resmi olarak birlikte yaşadığı ..."in de oğlunu arayarak hakaret ve tehditte bulunduğunu beyan ederek şikayetçi olduğu, ..."nin 03.04.2019 günü alınan ifadesinde, babaları ortak olan ablası ..."in, babalarından kalan maaşı usulsüz olarak aldığı gerekçesiyle SGK"ya başvurduğunu, bunu öğrenen ..."in 01.04.2019 günü telefonla kendisini arayarak hakaret ve tehditte bulunduğunu ileri sürdüğü, şüpheli ..."in, kardeşi Selçuk"u aradığını ancak iddiaya konusu sözleri söylemediğini savunduğu, diğer şüpheli ..."ın suçlamayı kabul etmediği, yapılan soruşturma neticesinde, ... hakkında tehdit, ... hakkında ise hakaret ve tehdit suçlarının işlendiğini gösterir, müştekinin soyut iddiaları dışında, dava açmaya yeterli kanıt ve emare bulunmadığı gerekçesiyle, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 30/04/2019 tarihli ve 2019/27425 soruşturma, 2019/18495 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şikayetçi ..."nin anılan karara süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesi ekinde, şüpheli ..."in kendisini aradığına ilişkin cep telefonunun ekran fotoğrafı ile diğer şüpheli ..."ın hakaret ve tehdit sözlerinin yer aldığını iddia ettiği ses kayıtlarını içeren bir adet Cd"nin yer aldığı, itirazı değerlendiren Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/2598 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, "...kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu, kararda belirtilen gerekçelerin yerinde olduğu, şüpheli hakkında kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delilin elde edilemediği, dilekçe ekinde sunulan CD"nin yeni delil olma durumunun Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından değerlendirilmesi gerektiği..." şeklindeki gerekçele, itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, Cumhuriyet savcısı, kendisine yapılan suç duyurusu ya da şikayet başvurusu üzerine, işin gerçeğini derhal araştırmaya başlamalı, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurarak şüpheli lehine ve aleyhine bütün delilleri toplamalıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik ise, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
    Yine, CMK"nın 172/2. maddesinde yer alan "yeni delil" nedeniyle soruşturma dosyasının tekrar ele alınarak aynı fiilden dolayı kamu davası açılıp açılamayacağı hususunun, ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın, itiraz edilmeyerek ya da itiraz merciince reddedilerek kesinleşmesinden sonra soruşturma dosyasına yeni delil sunulması halinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Oysa somut olayda, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar henüz kesinleşmeden, itiraz sürecinde sunulan delil söz konusu olduğundan, CMK"nın 172/2. maddesinin işletilmesi olanağı bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalar karşısında;
    Şikayetçi ..."nin, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz dilekçesinin ekinde sunduğu ve suça konu ses kayıtlarını içerdiğini iddia ettiği CD"nin, CMK"nın 173/3. maddesi uyarınca Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca incelenerek çözümlenmesinden sonra, sonucuna göre şüpheliler hakkında kamu davası açılması yönündeki itirazın kabulü veya reddi yönünde bir karar verilmesi gerekirken, bu süreç işletilmeden kurulan itirazın reddine ilişkin, mercii Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/2598 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/2598 değişik iş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 04/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi