Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/8947
Karar No: 2020/5754
Karar Tarihi: 04.06.2020

a ilişkin olarak; - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/8947 Esas 2020/5754 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2019/8947 E.  ,  2020/5754 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 62. ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14/05/2019 tarihli ve 2017/689 esas, 2019/391 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2019 tarihli ve 2019/661 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 03/12/2019 gün ve 94660652-105-34-14534-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/12/2019 gün ve 2019/124762 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
    Dosya kapsamına göre, sanık ..."ın olay tarihinde... İşletmeleri Genel Müdürlüğünde Destek Hizmetleri Daire Başkanı olarak görev yaptığı, katılanın ise anılan kurum tarafından açılan özel güvenlik hizmet alım ihalesinin yüklenicisi olan şirketin yetkilisi olduğu, her ne kadar esas mahkemesince sanığın katılana hitaben söylediği; özel güvenlik amiri ...."ı işten çıkarmadığı takdirde, şirketine para cezaları uygulanacağı şeklindeki ifadelerinin sair tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ise de, 26/09/2013 tarihli 30 Özel Güvenlik Görevlisi Hizmeti Alımına Ait İhale Sözleşmesinin eki niteliğinde olan özel şartnamede; idarenin, hizmeti yürütmede yetersiz görülen veya disiplinsiz davranışlarda bulunan güvenlik görevlilerinin değiştirilmesini isteyebileceği, işten çıkartılan güvenlik görevlisinin hiçbir şekilde tekrar işe başlatılamayacağı, idarece istenen değişikliğin yüklenici tarafından 3 iş günü içerisinde yerine getirilmemesi durumunda ise ilgili şartnamenin cezalar bölümünde belirtilen cezanın uygulanacağının düzenlendiği cihetle, sanığın katılana yönelik; özel güvenlik amiri ..."ı işten çıkarmadığı takdirde, şirketine para cezaları uygulanacağı şeklindeki ifadelerinin sözleşmeden kaynaklı kanunî hakkın kullanılmasına yönelik bir açıklama niteliğinde olup, anılan sözlerin tehdit suçunu oluşturmadığı gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile verilen mahkûmiyet kararına karşı yapılan itirazın açıklanan sebeplerle kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 62. ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14/05/2019 tarihli ve 2017/689 esas, 2019/391 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2019 tarihli ve 2019/661 değişik iş sayılı kararının, sanık ..."ın olay tarihinde...Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde Destek Hizmetleri Daire Başkanı olarak görev yaptığı, katılanın ise anılan kurum tarafından açılan özel güvenlik hizmet alım ihalesinin yüklenicisi olan şirketin yetkilisi olduğu, her ne kadar esas mahkemesince sanığın katılana hitaben söylediği; özel güvenlik amiri ...."ı işten çıkarmadığı takdirde, şirketine para cezaları uygulanacağı şeklindeki ifadelerinin sair tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ise de, 26/09/2013 tarihli 30 Özel Güvenlik Görevlisi Hizmeti Alımına Ait İhale Sözleşmesinin eki niteliğinde olan özel şartnamede; idarenin, hizmeti yürütmede yetersiz görülen veya disiplinsiz davranışlarda bulunan güvenlik görevlilerinin değiştirilmesini isteyebileceği, işten çıkartılan güvenlik görevlisinin hiçbir şekilde tekrar işe başlatılamayacağı, idarece istenen değişikliğin yüklenici tarafından 3 iş günü içerisinde yerine getirilmemesi durumunda ise ilgili şartnamenin cezalar bölümünde belirtilen cezanın uygulanacağının düzenlendiği cihetle, sanığın katılana yönelik; özel güvenlik amiri ..."ı işten çıkarmadığı takdirde, şirketine para cezaları uygulanacağı şeklindeki ifadelerinin sözleşmeden kaynaklı kanunî hakkın kullanılmasına yönelik bir açıklama niteliğinde olup, anılan sözlerin tehdit suçunu oluşturmadığı gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile verilen mahkûmiyet kararına karşı yapılan itirazın açıklanan sebeplerle kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Tehdit suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 62. ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14/05/2019 tarihli ve 2017/689 esas, 2019/391 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2019 tarihli ve 2019/661 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
    CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
    Olağan kanun yollarından olan itiraz, CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür. CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
    CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle, itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
    İncelenen dosyada;
    Sanık ... hakkında 15/11/2015 tarihli sair tehdit eylemi nedeniyle cezalandırılması talebiyle, 22/11/2017 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği, yargılama neticesinde İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14/05/2019 tarihli ve 2017/689 esas, 2019/391 sayılı kararıyla sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 62. ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık müdafii tarafından, sanığın beraat etmesi gerektiğinden bahisle anılan karara itiraz edildiği, mercii İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2019 tarihli ve 2019/661 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, "...CMK"nun 231. Maddesinin objektif ve subjektif şartları yönünden yapılan sınırlı incelemede..." denilerek kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir. CMK’nın itirazla ilgili maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair açık bir düzenleme olmadığı gibi, ayrıca yasa yoluna başvurma hakkının içerisinde esastan inceleme yapılmasını isteme hakkının olduğunun da kabul edilmesi gerekir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının talebe bağlı oluşu (CMK"nın 231/6-c maddesi) yasa yolu incelemesinde esastan inceleme isteminde bulunulamayacağı anlamına gelmez. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
    Bu açıklamalar karşısında; sanık ... müdafiinin, müvekkili olan sanığın beraat etmesi gerektiği yönündeki itirazının, hem maddi hem hukuki yönden ele alınması, kararda hukuka aykırılık saptanması halinde gerekçesi de gösterilmek suretiyle itiraz kabul edilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesi, bu suretle de kararın her açıdan hukuka uygunluğunun denetlenmesinin gerektiği gözetilmeden ve esasa ilişkin değerlendirme yapılmadan, "...CMK"nun 231. Maddesinin objektif ve subjektif şartları yönünden yapılan sınırlı incelemede..." denilerek kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddine dair, mercii İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2019 tarihli ve 2019/661 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriğinde yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, mercii İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2019 tarihli ve 2019/661 değişik iş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    Bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci Mahkemesince yerine getirilmesine, 04/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi