Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/791
Karar No: 2016/169
Karar Tarihi: 24.02.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/791 Esas 2016/169 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/791 E.  ,  2016/169 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; .....Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.12.2012 gün ve 2010/68 E. 2012/191 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin 04.07.2013 gün ve 2013/6944 E. 2013/18634 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı, davalıya teslim ettiği bir kısım mal ve hizmet bedelini tahsil edemediğini, ödenmeyen faturalar yönünden yürüttüğü takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/19-106 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381, 388. ve 389. maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 388. maddesinin son fıkrası ile "Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir. Aynı hüküm 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297.maddesinde de yer almıştır.
Dava, sözleşmeden doğan faturaya dayalı alacak yönünden yürütülen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece kısa karar ile 7.342,00 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, gerekçede ise belediyenin 172 sayılı yazısı kapsamında kalan 4 faturanın toplamı 6.007,00 TL yönünden davanın kabulünün gerektiği belirtilmek suretiyle gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/son madde ve fıkrası ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Yerel mahkemece, “… davanın kısmen kabulüne, ...İcra Müdürlüğü"nün 2010/95 takip sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın toplamda (7.342,00) TL asıl alacak üzerinden iptaline ile ; (7.342,00) TL asıl alacağa takip tarihi olan 21/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki ticari faizi ile birlikte belirtilen koşullarda icra takibinin devamına, davacı tarafın işlemiş faiz isteminin ve asıl alacak miktarı yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine” ilişkin verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece verilen kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek olanaklı değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297.maddesinin birinci fıkrasında, hükümde nelerin yer alacağı açıklanmış, ikinci fıkrası ile de; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından 7 adet faturaya istinaden 14.500,81 TL alacağın tahsili için icra takibi yapılmış, davalı belediyenin itirazı üzerine, davacı tarafından itirazın iptali istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davacı, yargılama sırasında 16.03.2009 tarih ve 633785 sayılı 217 TL bedelli faturaya ilişkin taleplerini atiye bıraktıklarını belirtmiştir. Mahkemece, bozma öncesi verilen 20.12.2012 tarihli gerekçeli kararın 3.sayfasının 1.paragrafında “davalı belediyenin 172 sayılı yazısı kapsamında kalan 633777, 633778, 633779, 633780 sayılı faturaların toplamı olan (8707.00) TL’den davalının yapmış olduğu ödemeye tekabül eden (2700.00) TL düşülerek bakiye kalan (6007.00) TL üzerinden itirazın iptaline, 4.sayfasının 4.paragrafında ise, 633776 no.lu faturada yazılı (1335.00) TL yönünden de itirazın iptaline karar vermek gerektiği belirtilmiş; gerekçeli kararın hüküm kısmında da 633777, 633778, 633779, 633780 sayılı faturaların toplamı olan (8707.00) TL’den davalı belediyenin ödediği 2.700 TL mahsup edilmiş, mahsup sonucu bulunan 6.000 TL’ne 633776 numaralı fatura bedeli olan 1.335 TL’nin ilavesi sonucu bulunan 7.342,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibinin devamına karar verilmiştir.
Bu bakımdan mahkemenin, gerekçe ile hüküm fıkrası arısında çelişki bulunmadığına ilişkin direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki; direnme kararındaki miktarın Özel Dairece denetlenmediği anlaşıldığından miktarın denetlenebilmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle direnme uygun olup davacı vekilinin miktara ve sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay ...HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi