17. Hukuk Dairesi 2020/2024 E. , 2021/3250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 14.01.2010 tarihinde davalı ... şirketine trafik sigortalı (ZMSS) davalı ...’e ait davalı ... tarafından kullanılan araç ile davacıların desteği ... ’ın içinde bulunduğu aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacıların desteğinin hayatını kaybettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere; davacılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden (sigorta şirketi için temerrüt tarihi 24.04.2010’dan) itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı ... için 10.000,00 TL, ..., ..., ..., ... ve ...’ın her biri için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan ... ve ...’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 30.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini davalı ... şirketi
yönünden poliçe limiti 150.000,00 TL’yi aşmayacak şekilde davacılardan ... için 100.000,00 TL, davacı ... ve ...’in her biri için 15.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılardan ... ve ... aleyhine açılan dava tefrik edilerek başka esasa kaydedilmiş; bozma sonrasında adı geçen davalılar hakkındaki dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, sigorta şirketine husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve davacıların gerçek zararı ile poliçedeki teminat miktarıyla sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı ... şirketi vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 27.10.2016 gün ve 2014/10518 E.-2016/944 K. sayılı ilamı ile “ceza mahkemesinde alınan her iki raporu da irdeleyip değerlendiren yeni bir kusur raporu alınması gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmesinin yerinde olmadığı” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan delillere göre; bozma ilamının kusur raporuna ilişkin olması bunun dışındaki hususların bozma nedeni yapılmaması nedeniyle bozma öncesi aldırılan aktüer raporu kusur oranları doğrultusunda hükme esas alınarak ıslah edilen miktarın %30’una tekabül edecek şekilde davanın kısmen kabulü ile davacılardan ... için 30.000,00 TL, davacı ... ve ...’in her biri için 4.500,00 TL, ... için 6.000,00 TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar Volkan ve Serkan yönünden maddi tazminat davasının reddine, davacı eş Eser yönünden 5.000,00 TL, diğer davacıların her biri yönünden 2.500,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı ... vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu hakkında 02.03.2020 tarihli mahkeme ek kararı ile temyiz yolu başvurusunun HMK"nın 344/1. maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, anılan ek kararın davalı tarafa usulüne uygun tebliğine rağmen ek karar temyiz edilmemiş olmakla davalı ... vekilinin temyiz itirazları incelenmemiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, uyulan
bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK 85. maddesine göre, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur." TBK 49. maddesinde, "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür." hükmü düzenlenmiştir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun müteselsil borçlulukta iç ilişkiyi düzenleyen 167. maddesinde, "Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.
Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.
Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler." hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, her ne kadar, davacılar desteği yolcu olup meydana gelen kazada davacılar desteğinin bir kusuru bulunmadığından tarafların kusur durumu tazminat sorumluluğunda etkili değil ise de; davalı araç sürücüsünün hiç kusurunun bulunmaması durumunda kaza ile davalı ... şirketine trafik sigortalı aracın işletilmesi arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi açısından çelişkiden uzak, açık ve net bir kusur raporunun alınması zorunludur. Mahkemece, bozma öncesi ilk kararda dava konusu kaza ile ilgili hiçbir kusur raporu alınmaksızın ceza yargılaması sırasında alınan rapora itibar edilerek hesaplanan zararın tamamının davalı ... şirketi tarafından tahsiline karar verilmiştir. Dairemizin 27.10.2016
gün ve 2014/10518 E.-2016/944 K. sayılı ilamı ile de bu yönler amaçlanarak mahkemece kusur raporu alınmadan karar verilmesi eksik inceleme görülerek ilk karar bozulmuştur. Bozma sonrasında mahkemece aldırılan 08.01.2018 tarihli ATK raporunda; iki ihtimalli değerlendirme yapılmış 1. ihtimalde davalı sürücü %30, diğer sürücü %70, 2. ihtimalde davalı sürücü %100, diğer sürücü kusursuz bulunmuş; 17.04.2019 tarihli ATK raporunda; alternatifsiz olarak davalı sürücü %30, diğer sürücü %70 kusurlu bulunmuştur. Alınan raporlardan da anlaşıldığı üzere davalı sürücünün hiç kusurunun bulunmamasına, kaza ile davalı ... şirketine trafik sigortalı aracın işletilmesi arasında illiyet bağını kesen bir durumun da olmamasına göre, karşı araçtan müşterek ve müteselsil talebe göre açılmış davada tüm davalıların müşterek ve müteselsilen tam zarardan sorumlu tutulması gerekirken mahkemece kusur oranında sorumluluğa hükmedilmesi yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle davacı tarafın talebi de göz önüne alındığında davacılar için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın tüm davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 25/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.