14. Hukuk Dairesi 2018/5646 E. , 2019/7116 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.11.2012 gününde verilen dilekçe ile icra takibine itirazın iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan alacak nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 23705 ada 8 No"lu parsel üzerinde bulunan müstakil evde oturduğunu, davalılardan ..."un müteahhit, diğer davalıların ise arsa sahibi olarak komşu 2 No"lu parselde yaptıkları hafriyat çalışmaları nedeniyle müvekkilinin evinin, müştemilatının ve ağaçlarının zarar gördüğünü, bunun üzerine Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak tespit talebinde bulunduğunu ve bu dosyada alınan bilirkişi raporunda zarar miktarının 3.190,00TL olarak hesaplandığını, bu miktarın tahsili amacıyla davalılar aleyhinde başlattıkları icra takibine davalıların itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin asıl alacak ve işlemiş faizi üzerinden devamını ve davalıların %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı ... dışındaki davalılar, dava konusu 2 No"lu parselin imar uygulaması sonucu mülkiyetlerine geçtiğini, uzun bir süre davacının enkazı ve ağaçları kaldırmasını beklediklerini ancak kendisi kaldırmayınca müteahhit tarafından kaldırıldığını, enkazın belediyede olup bedelinin kendilerinden istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı borçluların ... İcra Müdürlüğünün 2011/6828 Esas sayılı takip dosyasında 3.190,00 TL asıl alacağa yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin ve alacak likit olmadığından icra-inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... dışındaki davalılar vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış; 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
TMK’nın 738. maddesi ile de 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”
Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Küçük bir zarar doğmuş olsa dahi, gerekli önlemlerin alınmasına karar verilmelidir. Bu özellik TMK’nun 737. maddesi ile 738. maddesi arasındaki önemli farklardan biridir. Öteki önemli fark ise; genellikle TMK’nun 737. maddesine göre zarar meydana geldikten sonra dava açılır. Bu madde uyarınca zarar tehlikesi nedeniyle çok istisnai durumlarda dava açılırken, TMK’nun 738. maddesine dayanılarak açılan davaların çoğunluğu zarar tehlikesinin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Aksi halde, telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına sebebiyet verilmiş olur. Mahkemece böyle durumlarda men ve yasaklama yönünde hüküm kurulabilir.
Öte yandan, 2004 sayılı İcra İflas Kanununun "İtirazın iptali" başlıklı 67. maddesinde "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde, alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olaya gelince;
Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2011/6828 Esas sayılı takip dosyasında, ödeme emri borçlu ..."a tebliğ edilmediğinden, dolayısıyla bu borçlu tarafından takibe itiraz vaki olmadığından mahkemece, borçlu davalı ... yönünden itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan davalı yönünden de işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Bunun yanı sıra,... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/149 D.İş sayılı dosyasında bilirkişi heyetince düzenlenen 04.04.2011 tarihli tespit raporunda, davalılar tarafından 2 No"lu parselde yaptırılan hafriyat çalışmaları nedeniyle davacıya ait gecekondu niteliğindeki yapıya giden yolun kapandığı, eve girişin olmadığı, evin önünde bulunan demir doğrama, vb. malzemelerden anlaşıldığı üzere daha önce mevcut olup da davalılarca yıkıldığı beyan edilen kapalı garaj ile üstü kapalı çardağın yerinde olmadığı, ancak davacının evi ile arkasında bulunan kömürlüğün zarar görmediği, yine keşif günü dikili olmayıp köklerinden söküldüğü belirlenen ağaçlar ile birlikte toplam zarar miktarının 3.190,00TL olabileceği belirtilerek davacı aleyhinde bir zarar oluştuğu tespit edilmiş ise de mahkemece, gerekli araştırmalar yapılmaksızın, zararın borçlular tarafından meydana getirildiği dosya kapsamından şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmediğinden, davacı tarafından yapılan takibe karşı davalıların itirazının iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.