Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24118 Esas 2017/1323 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/24118
Karar No: 2017/1323

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24118 Esas 2017/1323 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2016/24118 E.  ,  2017/1323 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Boşanma
    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Mahkemece taraflar eşit kusurlu bulunarak boşanmaya karar verilmişse de; kadının evi sık sık terk etmesi, kendi ailesinin yanında kalarak müşterek çocuğu babasının yanında bırakması ve bakımı ile ilgilenmemesi karşısında davalı erkeğin boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının varlığı kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK m. 166/2).
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
    .../...



    2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;
    a-Yukarıda 1. bentte belirtildiği üzere davacı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurludur. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabulü doğru olmamıştır.
    b-Davaca kadın tam kusurlu olduğuna göre, yararına yoksulluk nafakası verilemez. Bu husus gözetilmeden davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmadığı halde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda (2/a) ve (2/b) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.13.02.2017(Pzt.)












    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.