14. Hukuk Dairesi 2018/5401 E. , 2019/7114 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 03.06.2014 gününde verilen dilekçe ile inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, davalılar ... ile ..."nın dava konusu 58 ada 10 parsel sayılı taşınmazın önceki kayıt maliki Abbas Demirkapı"nın mirasçısı olduklarını ve 01.09.2009 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu tarafından yapılan ihale ile bu taşınmazı dava dışı 4 adet taşınmazla birlikte toplam 491.000,00TL bedelle satın aldıklarını, 10.09.2009 tarihli sözleşme ile kendisi ile birlikte diğer davalı ..."ın taşınmazın (dava dışı 4 adet taşınmaz da dahil olmak üzere) 1/2 payını eşit hisse ile satın alma husunda davalılar Vahide ve Kemal ile anlaştıklarını, davalı ..."nin ihale teminat bedeli olan 82.000,00TL"yi 31.08.2009 tarihinde yatırdığını ve bunun karşılığında kendisinin davalılar Vahide ve Kemal ile birlikte davalı ..."ye teminat senedi verdiğini, daha sonra kendisinin ve davalı ..."nin ihale satış bedeli olan 379.000,00TL parayı davalılar Vahide ve Kemal nam ve hesabına 10.09.2009 tarihinde ödediğini ve bunun karşılığında da davalılar Vahide ve Kemal"in diğer davalı ..."ye teminat senedi verdiğini, belediyeye emlak beyanı verildikten hemen sonraki gün tapuda 1/2 payın kendisi ve diğer davalı ..."ye devredileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı ..."nin diğer davalılar ile birlikte hareket ederek 1/4 payı kendisine devretmediğini, üstelik bina yapılması amacıyla taşınmazın yükleniciye devredildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın 1/4 payının iptali ile adına kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, sözleşme içeriğinin doğru olduğunu, ancak tapu masrafı yapılmaması için tapuların davalılar Vahide ve Kemal üzerinde kalmasının kararlaştırıldığını, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince dava konusu 58 ada 10 No"lu parsel üzerine yapılacak ve arsa sahiplerine bırakılan 16 adet dairenin 1/4"üne isabet eden 4 adet daireden birinin davacıya, diğer üçünün davacının isteği üzerine kızı Emel Tamgüney"e devredildiğini; dava konusu taşınmaz dışında başkaca taşınmazlar için de arsa sahiplerine isabet edecek dairelerin veya taşınmazların satışından elde edilen paranın bölüşülmesi hususunda anlaştıklarını, davacının salt bu taşınmaz için dava açmasının davalı ... tarafından aleyhine 13.02.2012 tarihinde girişilen icra takibi neticesinde 28.11.2014 tarihinde 18.197,11TL ödemiş olmasından kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, tapulu taşınmazların satışına dair sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup mülkiyeti nakil borcu doğurmayacağını, tarafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini geri isteyebileceklerini, ancak davacının tazminat talebinin bulunmadığını gerekçe yaparak davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddi gerekmiştir.
2- İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188), yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 E. 2015/2838 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında imzalanan adi yazılı 10.09.2009 tarihli sözleşme, taraflar arasındaki inanç ilişkisini göstermektedir. Bu sözleşmeye konu 58 ada 10 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak, arsa sahibi davalılar ... ve ... ile dava dışı yüklenici ... Yapı Kooperatifi arasında 10.09.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış; anılan sözleşme uyarınca arsa sahibi davalılara 16 adet dairenin verileceği kararlaştırılmıştır. Davalılar, taraflar arasında yapılan inanç sözleşmesini kabul etmekte olup, yüklenici tarafından dava konusu taşınmazda inşa edilen ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendilerine verilmesi gereken 16 adet daireden, davacının 1/4 payına düşen 4 adet dairenin birinin davacıya, üçünün ise davacının talimatı doğrultusunda kızı..."e tapuda devredildiğini savunmuşlardır. Davalıların bu savunmasına karşı, davacı tarafından farklı bir cevap verilmemiş, dosya içerisinde mevcut dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının incelenmesinde 4 adet daireden birinin davacı adına, diğer üçünün ise davacının kızı ... adına kayıtlı bulunduğu görülmüştür.
İnanç sözleşmesi gereğince, dava konusu taşınmazdan davacının payına düşen kısmın daire olarak verildiği, davacının bunun dışındaki fazladan talebinin hukuki bir dayanağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davanın bu gerekçeyle reddi gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de davanın reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine; (2) No"lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün gerekçesinin DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.