10. Hukuk Dairesi 2012/24905 E. , 2013/608 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :...
Davacı, davalılara ait işyerinde 1990-1994 tarihleri arasında çalıştığını iddia ile bu sürelerde kuruma bildirilmeyen eksik günlerinin sigortalı çalışma olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile, davacının ... tarihleri arasında sigortalı olduğu süre dışlanmak suretiyle 1060 gün davalılara ait 25529.44 sicil sayılı iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret ile sürekli çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı ... Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
./...
Eldeki davada, davacının kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi için Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece dinlenen tanıkların, davacıyı doğruladıkları gerekçesi ile davanın kabulü yoluna gidilmiş ise de; bu tanıkların tüm sürede çalışan bordrolu tanıklar olmadığı ve ayrıca dinlenen komşu işyeri tanıklarının da emniyet araştırması veya kolluk vasıtası ile komşu olup olmadıkları hususu araştırılmaksızın karar verilmesi isabetsizdir.Diğer taraftan, davacının çalışmalarına ilişkin olarak işe giriş bildirgesi var ise de, fiili çalışma asıl olandır ve bunun ispatı bakımından, çalışmaların geçtiği otogar işletmeciliğinde her hangi bir kaydının olup olmadığı, ayrıca otogar polisi veya karakolunda da çalışanlar hakkında tutulan evrakların ve belgelerin bulunup bulunmadığı hususunda da araştırma yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu tür davalarda,davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler emniyet araştırması ve kurumdan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, çelişkiler vaki olursa usulünce giderilmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
../...
-3-
O hâlde, davalılardan Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....