10. Hukuk Dairesi 2012/24913 E. , 2013/606 K.
"İçtihat Metni"
... adına Av. ... ile 1-.... adına Av. ..., 2-..., 3-... adlarına Av. ... 4-..., 5-..., 6-..., 7-... aralarındaki dava hakkında .... Mahkemesinden verilen 03.08.2012 günlü ve .... sayılı hükmün, davalılardan ... ve ... avukatı ile davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; yine, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre, “gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”; yine, 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik 7201 sayılı Kanunun 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacak olup; bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde yazılı adresine, 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir.
Somut olaya ilişkin olarak, davaya sonradan dahil edildikleri anlaşılan davalı ...’a gıyabi hükmün, dahili dava dilekçesinin gönderildiği adrese tebliğe çıkarıldığında adresinden taşındığı gerekçesi ile bila tebliğ iade edildiği, sonrasında, Mahkemece dahili dava dilekçesinin tebliğ edildiği adrese, bu kez aynı kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, diğer davalı ...’a da gıyabi hükme ilişkin tebligatın, aynı şekilde davalının taşınması nedeniyle iade edilmesinden sonra dahili dava dilekçesinin gönderildiği adrese bu kez Kanunun 35. maddesine göre tebliğ
./..
-2-
edildiği anlaşılmakta olup mahkemece adres kayıt sisteminden her iki davalının adreslerinin tespiti amacıyla herhangi bir araştırma yapılmaksızın, davalıların daha önceden dava dilekçesi tebliğ olunmuş adresine Kanunun 35. maddesine göre tebliği tebligat hükümlerine aykırı olup geçersizdir.
Mahkemece; gecikmeye ve yeni bir geri çevirmeye mahal verilmeksizin, verilen gıyabi hükmün davalılar hakkında yapılacak araştırma ile adres kayıt sisteminde yazılı adresine usulünce tebliğ edilerek; temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3.maddesi gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra; anılan davalıların, adres kayıt sisteminde adreslerinin kayıtlı olmadığının anlaşılması durumunda, yine anılan Kanunun 28 ve devamı maddeleri gereği yöntemince araştırma yapıldıktan sonra ilanen tebliğinin sağlanmasını takiben, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu Geçici 3. maddesi gereğince, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere, dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....