Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/652
Karar No: 2016/164
Karar Tarihi: 24.02.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/652 Esas 2016/164 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/652 E.  ,  2016/164 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.10.2011 gün ve 2011/434 E., 2011/34 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.09.2012 gün ve 2012/6055 E., 2012/12733 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, müvekkili şirketin dahilde işleme izin belgesi kapsamında davalı ...’dan 426,499 kg buğday almaya hak kazandığını, davalıya müracaat etmesine rağmen, kurban bayramı tatili ve arife yoğunluğu gerekçe gösterilerek işlem yapılmadığını, müvekkiline 18.12.2009 tarihine kadar sözleşme yapabileceğini bildirir yazı gönderildiğini, ancak daha sonra müvekkilinin mal bedelini bankaya yatırıp buğdayın teslimini istemesine rağmen, davalı tarafın davacının izin belgesinin süresinin bayram tatili içerisinde dolduğunu belirterek yatırdığı bedeli iade ettiğini, davalının unsurları tamamlanan sözleşmeden haksız olarak dönmüş olduğunu ve müvekkilinin 120.307,74 TL zararının doğduğunu beyan ederek söz konusu zararın ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı şirketin dâhilde işleme izin belgesinin geçerlilik süresinin 28.11.2009 tarihinde dolduğunu, müvekkili kurumun davacının iddia ettiği gibi 18.12.2009 tarihine kadar satış yapabileceğini ortaya koyan bir bağlanma iradesinin bulunmadığını, sözkonusu yazının tüm şube ve firmalara gönderilen ve fiyat değişimlerini bildirme amaçlı mutad bir yazı olduğunu, malın bedelinin davacıya iade edildiğini, davacı şirketin basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne uymadığını, talebinin ve stok teyitlerinin aynı gün alınmasına karşın mal bedelinin yatırılmaması nedeniyle süresi içinde sözleşme yapılamadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tacir olan davalının dahili işleme izin belgesinin süre bitim tarihinin tatil gününe geldiğini basiretli davranmak suretiyle önceden bilmesi gerektiği, bu belgenin süresinin son gününün tatile gelmesi halinde bir sonraki çalışma gününe uzadığına dair yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, davalı kurumun 18.12.2009 tarihine kadar sözleşme yapılabileceğine dair yazısında izin belgesi süresini bilmediği davacıya geçerli izin belgesi bulunması halinde sözleşme yapabileceği son tarihi bildirmiş olduğu, belgesinin süresi sona eren davacı ile davalının sözleşme yapma zorunluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacı şirketin davalı tarafından zarara uğratıldığı iddiasının sübut bulmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içerisinde bulunan davalının 25.11.2009 gün ve 3293 sayılı faksında aynen;
    "Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği"nden alınan 19.11.2009 tarih, 17007 sayılı yazıya istinaden, .... Firması ile Gümrük Beyannamesi(GB) kapsamında gerçekleştirmiş olduğu ihracatı karşılığında, Şube Müdürlüğünüzce 462,499 kg ihracat sonrası peşin hububat satış sözleşmesi yapılabilecektir.
    Bu amaçla Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği" nden alınan yazı ve eki listenin birer fotokopisi yazımız ekinde gönderilmektedir. Söz konusu hak ediş kapsamında firma tarafından 18 Aralık 2009 (dahil) tarihine kadar sözleşme imzalanabilecek, bu tarihten sonra imzalanacak sözleşmeler için ise (18 Aralık 2009" dan sonra belirlenecek) yeni satış fiyatları geçerli olacaktır." denilmiştir.
    Somut olayda davacı, davalının Polatlı Şubesi" ne bu yazıda bildirilen tarihten önce 01.12.2009 tarihinde müracaat etmiştir.
    Hal böyle olunca mahkemece yukarıda açıklanan yazı üzerinde yeterince durulup karar yerinde tartışılarak varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, davalının davacı şirketle sözleşme yapmaktan kaçınması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya içerisinde bulunan davalının 25.11.2009 gün ve 3293 sayılı yazısı üzerinde yerel mahkemece yeterince durulup durulmadığı ve davacının bu yazıya dayalı olarak tazminat isteme hakkının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının 19.11.2009 tarihli yazısı ile gümrük beyannameleri ile gerçekleştirilen ihracat karşılığında davacı şirketin 277.500 kg makarna üretimi için 462.499 kg buğday kullanılmasının gerektiği, bu yöndeki talebin ilgili (davalı) Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) gönderildiği ve anılan miktarda buğdayın TMO tarafından hammadde olarak davacı şirkete verileceği ile “Dahilde İşleme İzin Belgesi”nin 28.11.2009 tarihi esas alınarak tanzim edildiği konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Davacı şirket, kendisine tanınan bu haktan yararlanmak için bahsi geçen sürenin dolmasından dört (4) gün önce 24.11.2009 tarihinde yazılı olarak davalı kuruma başvurmuş durumdadır. Hatta davalı kurum da aynı tarihte kendi şubeleri arasında iç yazışma yaparak (Polatlı-Aksaray) davacı şirket ile yapılacak sözleşmeye esas olacak şekilde talep edilen buğday stok durumu belirlenmiştir. Dosyadaki bu iki delil içeriğine göre davacı şirket kendisine tanınan süre içerisinde davalı kuruma başvurarak kendisine tanınan haktan yararlanma iradesini ortaya koymuş, davalı da bu talebi karşılamak için kendi şubesi nezdinde stok araştırmasına geçmesinin yanı sıra, bu kez bozma ilamına konu 25.11.2009 tarih ve 3293 sayılı yazıyı davacı şirkete göndererek sözleşme yapmak için yeni bir süre öngörmüştür. Bu yazıda, davacının hak edişi ilgi tutularak (Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğinden alınan 19.11.2009 tarih, 17007 sayılı yazı) bu kapsamda 462,499 kg. ihracat sonrası peşin hububat satış sözleşmesi yapılabileceği ve “…söz konusu hak ediş kapsamında firma tarafından 18 Aralık 2009 (dahil) tarihine kadar sözleşme imzalanabilecek…” olduğu davacıya bildirilmiştir. Bu bildirim ile 28.11.2009 tarihinde dolacak olan sürenin 18.12.2009 tarihine kadar uzatıldığı yönünde bir bildirimde bulunulması davalı açısından bağlayıcı duruma gelmiştir. Eş söyleyişle; 28.11.2009 tarihinden önce 24.11.2009 tarihinde başvurusunu yapan davacı şirkete sözleşmenin 18.12.2009 tarihine kadar yapılabileceği bildirilmiş ve davacı da daha önce de başvurduğu halde bu bildirime uyarak 01.12.2009 tarihinde tekrar başvurusunu yapmakla kendi üzerine düşen edimi yerine getirmiştir. Bu durumda, davalı kurumun kendisinin belirlediği sürede başvurusunu yapan davacı şirket ile sözleşme imzalama yükümlüğü doğmuş olup, bundan kaçınması durumunda davacının tazminat istemleri ile karşılaşması kaçınılmazdır.
    Bu aşamada belirtmek gerekir ki; davalı kurumun 25.11.2009 tarih ve 3293 sayılı yazısı yerel mahkemece icap değil, icaba davet olarak nitelendirilmiş ve bu gerekçeyle dava reddedilmiştir. Bu şekilde yazı içeriğinin yerel mahkeme gerekçesinde tartışılmış olması nedeniyle Özel Daire bozma ilamı bu yönüyle yerinde görülmemiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere bahsi geçen bu yazı ile davalı kurumun, kendisine süresinde müracaat eden davacı şirkete sözleşme yapmak için yeni bir süre tanıdığı, bu nedenle davalının sözleşme yapmaktan kaçınması nedeniyle davacının zararlarının tazminini isteme hakkının olduğu Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmiştir.
    Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan Kurul üyeleri tarafından, tacir olan davacının sürenin bitim tarihi olan 28.11.2009 tarihinden önce gerekli prosedüre uyarak buğday bedelini yatırmak suretiyle kendi edimini yerine getirip bu şekilde davalıyı ifa konusunda temerrüde düşürmesinin gerektiği, bu nedenle yerel mahkemenin davayı reddetmesinin doğru olduğu ifade edilmiş ise de çoğunluk tarafından bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle kabul edilmemiştir.
    Bu itibarla; davalı kurumun kendisinin tanıdığı sürede başvurusunu yapan davacı şirketle sözleşme yapmaktan kaçınması nedeniyle oluşan zararları tazmin yükümlülüğü bulunmaktadır.
    O halde, sözleşme yapmaktan kaçınılması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen davacı zarar talebi konusunda taraf delilleri değerlendirilerek yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
    Direnme kararı açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.02.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    KARŞI OY

    Mahkemece 25.11.2009 tarihli yazı içeriğine göre hukuki değerlendirilmesi isabetli olarak yapılmış, red kararı verilmiştir. Yüksek Dairenin bozma ilamın gerekçesi, yeniden değerlendirilmeye ilişkin olup bozma kararı sonuca etkili değildir. Kısaca mahkemenin bozma ilamına göre yapacağı bir inceleme yoktur. Uyuşmazlığın bu çerçevede Yargıtay tarafından incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Sayın çoğunluğun hukuki konuda mahkemeye yeniden değerlendirme yapılması biçiminde oluşan ve uyuşmazlığa çözüm üretmeyen bozma kararına bu nedenle katılamıyorum.


    ...
    15. Hukuk Dairesi Başkanı

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi