4. Hukuk Dairesi 2016/6702 E. , 2018/3111 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/07/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin serbest avukatlık yaptığını, ... İcra Müdürlüğünün 2013/1651 sayılı dosyasında alacaklı vekili olduğunu, davalının ise bu dosya borçlusunun babası olduğunu, alacağın tahsili amacıyla davalının evine iki kez hacze gidildiğini, haczin gerçekleştirilemediğini, davalının konut dokunulmazlığını ihlal ve görevi kötüye kullanma suçlarından müvekkil aleyhine şikayette bulunduğunu, Adalet Bakanlığının soruşturma izni vermemesi üzerine soruşturmaya başlanmadığını, yaşanan olayların meslektaşlarınca duyulduğunu ve manen zarar gördüğünü belirterek, haksız şikayet sebebiyle uğranılan manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; müvekkilinin ... İcra Müdürlüğünün 2013/1651 sayılı dosyasında borçlu olmadığının ve dosya borçlusu olan oğlunun da kendisiyle yaşamadığının bilinmesine rağmen keyfi bir tutum ile evine iki kez hacze gelindiğini ve Anayasal şikayet hakkını kullandığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının şikayetinin davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma
ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda, davalı tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan 25/07/2013 tarihli şikayet dilekçesinde, ... İcra Müdürlüğünün 2013/1651 sayılı dosyasında borçlu olmadığının, borçlu olan oğlu ile ayrı yaşadığının bilinmesine rağmen evine haciz işlemi yapılmak istenmesinde ısrar edilerek konut dokunulmazlığının ihlal edildiği ve görevin kötüye kullanıldığı gerekçeleriyle yasal sınırlar dahilinde yaşadığı sürece ilişkin olayları anlatarak icra memuru, alacaklı ve vekili hakkındaki şikayetlerine yer verilmiştir. Davalının şikayetçi olmasında az da olsa bir takım emareler mevcut olup şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının ve hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığının kabul edilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının kötüye kullanıldığından bahisle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.