20. Hukuk Dairesi 2017/10735 E. , 2018/3880 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 17.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine, taraf vekillerinin huzuruyla Yargıtay 5. Hukuk Dairesince duruşması yapıldı. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı vekili 07.01.2013 tarihli dilekçe ile müvekkilinin paydaşı olduğu ... köyü 187 parsel sayılı taşınmazın ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/1007 E. - 2004/121 K. sayılı kararıyla orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, temyiz incelemesinden geçerek 06.04.2006 tarihinde kesinleştiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 5.000TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 16.11.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle payının karşılığı olarak toplam 602.680,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, 602.680,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1968 yılında yapılan kadastro sırasında Pirinççi köyü 187 parsel sayılı 62.464,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşan tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile Saide Drama ve ortakları adlarına tespit ve tescil edildiği, intikaller yoluyla davacıya ve dava dışı kişilere paylı mülkiyet üzere geçtiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava üzerine... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/1007 E. - 2004/121 K. sayılı kararıyla kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 06.04.2006 tarihinde kesinleştiği, davacının eldeki davayı 07.01.2013 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih
-2-
2017/10735 - 2018/3880
itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
Ancak tazminat istemine konu taşınmazın beyanlar hanesine 22.04.1998 tarihinde “2942 sayılı kanunun 7. maddesine göre şerh” açıklamasının yazıldığı, taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tescil edilmesi üzerine anılan şerhin üzerinin çizildiği ve imar planında Alibeyköy Barajı Orta Mesafe Koruma Kuşağı içerisinde kaldığı halde, mahkemece taşınmazın kısmen veya tamamen kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği yönünde araştırma yapılmadan bilirkişilerce belirlenen tazminatın tamamına hükmedilmiştir.
Tapusu iptal edilen taşınmazın uygulama imar planı dışında, belediye sınırları içerisinde olduğu, rapor ekindeki fotoğraflardan etrafının meskun olmadığı bu sebeple arazi niteliğinde bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmasında isabetsizlik yoktur. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, 2006 yılına ilişkin dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmemiş anılan veriler dikkate alınarak zira gelir yöntemiyle 06.04.2006 tarihi itibariyle tazminat tespit ettirilmemiştir.
Bu durumda, tazminat istemine konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
O halde, öncelikle tazminat istemine konu taşınmazın kısmen veya tamamen kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği yönünde gerekli araştırmalar yapılmalı, kamulaştırılmadığının tespit edilmesi halinde çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, çekişmeli taşınmazların sulu-kuru olup olmadığı, yerleşim alanına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek, taşınmazlar üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle tapu kayıtlarının iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği tarihlerdeki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihlerine göre tespit ettirilmesi, taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak bu şekilde tapusu iptal edilen tapu sahibinin 06.04.2006 tarihi itibariyle gerçek zararının saptanması, oluşacak sonuca göre davacının pay oranı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.