Hukuk Genel Kurulu 2014/396 E. , 2016/155 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ :##########Asliye Hukuk Mahkemesi (İcra Hukuk)
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki "icra takibinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; . .....Hukuk (İcra Hukuk) Mahkemesince istemin kabulü ile icra takibinin iptaline dair verilen 11.12.2012 gün ve E:2012/18, K:2012/27 sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vakıf başkanı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ..... Dairesinin 27.06.2013 gün ve E:2013/15431, K:2013/24192 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulü ile icra takibinin iptaline dair verilen karar, davalı-alacaklı vakıf başkanı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuştur.
Mahkeme önceki kararında direnmiş bu karar, davalı-alacaklı vakıf başkanı tarafından temyiz edilmişse de; temyiz incelemesinin yapılabilmesi için gerekli olan Yargıtaya başvuru harcı ile temyiz peşin harcının tahsil edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye dosya içinde rastlanamamıştır.
Bu nedenledir ki, Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede, işin esasına girilmezden evvel, direnme kararını temyiz eden davalı-alacaklı vakıf başkanının Yargıtaya başvuru harcı ile temyiz peşin harcını yatırması gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, “harç” kavramı ile ilgili şu açıklama ve saptamaların yapılmasında yarar vardır:
Kamu hizmetlerinin kurulması ve yürütülmesi için gerekli olan mali kaynağın sağlanması amacıyla devletin egemenlik gücüne dayanarak koyduğu mali yükümlerden kaynaklanan alacakları genel olarak kamu alacakları olarak nitelendirilmektedir.
Devletin kamu alacağını oluşturan gelir kaynaklarından birini ise kamu hizmetlerinden yararlananların ödedikleri harçlar oluşturmaktadır.
Harç, bazı kamu hizmetlerinden yararlanan ve hatta kanun hükmü ile yararlanmak zorunda bırakılan özel ve tüzel kişilerin, özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir (Pınar, Burak:Yargı ve İcra Harçları, Ankara 2009, s.1-3).
Diğer bir deyişle harç, adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetin gerektirdiği masrafları karşılamak mülahazasıyla gerçek ve tüzel kişilerden hazinece alınan bir paradır. Yapılan işler ve görülen hizmet amme hizmetinden ziyade, kişilerin şahsına ve menfaatine ilişkindir (YİBK"nun 23.12.1976 gün ve E:1976/11-7, K:6 sayılı ilamı).
Anayasa Mahkemesi de harcı, verginin özel ve ayrıksı bir türü olarak tanımlamıştır (17.12.1968 gün ve E:1968/12, K:65; 24.10.1974 gün ve E:1974/31, K:43;14.01.2010 gün ve E:2009/27, K:2010/9 sayılı kararları ve aynı mahiyette Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.1982 gün ve E:1982/5-341, K:493 sayılı ilamı).
Harçlar konusunda genel düzenleme içeren, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun gerekçesinde harcın tanımı “fertlerin özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kurumları ve hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında yaptıkları ödemelerdir” biçiminde yapılmıştır(Bu harç tanımı Anayasa Mahkemesi’nin 31.03.1987 gün ve E:1986/20, K:1987/9; 14.02.1991 gün ve E:1990/18, K:1991/14; 28.09.1995 gün ve E:1995/24, K:52;Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12.05.1982 gün ve E:1982/5-341, K:493 sayılı kararlarında da benimsenmiştir).
Buna göre, bir hizmetin harç konusu olabilmesi için, kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir (YİBK"nun 7.12.1964 gün ve E:1964/3, K:5;Anayasa Mahkemesi"nin 31.03.1987 gün ve E:1986/20, K:1987/9 sayılı kararları).
Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de, kanunda yer almasına bağlıdır.
Nitekim 1982 Anayasası"nın 73/3.maddesinde; “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” hükmünü içermektedir.
Bu Anayasa kuralının, vergi, resim ve harç gibi parasal yükümlülüklerin veya bunlardan bağışıklığın, kapsam ve içeriğinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ve açıkça gösterilmesi amacına yönelik bulunduğu açıktır.
O halde, harca ilişkin bir yasa hükmünün yorumu ve uygulanmasında, bu ilke ve amacın gözden uzak tutulmaması gerekir. Aksi halde, kişi ve kurumların yasal dayanağı olmayan bir yükümlülük altına sokulmaları veya Devletin önemli bir gelir kaynağından yoksun bırakılması gibi, Yasa Koyucunun amacına aykırı ve sakıncalı sonuçların doğmasına yol açılmış olur (HGK"nun 12.05.1982 gün ve E:1982/5-341, K:493 sayılı ilamı).
Bu kanunilik ilkesine koşut olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 1.maddesinde, bu kanuna göre alınacak harçlar arasında, diğer harçlar yanında yargı harçları da bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 2.maddesinde ise, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların, yargı harçlarına tabi olduğu vurgulanmıştır.
Bu arada yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (YİBK"nun 16.12.1983 gün ve E:1983/5, K:6 sayılı ilamı).
Anılan Kanununun "istisna ve muaflıklar" başlıklı 13.maddesinde harçtan müstesna işlemler düzenlenmiş; 59.maddesinde ise; "Harçtan müstesna tutulan işlemler" başlığı altında hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu sıralanmış, son fıkrasında ise; "Yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak özel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır." düzenlemesi getirilmiştir.
492 Sayılı Kanun"un 13.maddesinin (j) bendinde ise, genel bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun (1) ve (3) sayılı tarifeye giren bütün işlemlerinin harçtan müstesna olduğu belirtilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, davacı vakıf, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu"na ekli (I) sayılı Cetvelde belirtilen “Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri” arasında sayılmamaktadır.
Görüldüğü üzere, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, genel hüküm niteliğindeki 492 Sayılı Kanunun 13/(j) bendinde belirtilen genel bütçeye dahil idarelerden olmadığından, bu madde yönüyle yargı harçlardan muaf değildir.
Hemen burada uyuşmazlığın çözümü bakımından, davacı vakfın harç sorumluluğunu düzenleyen ve özel nitelikteki 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun ilgili hükmüne de, değinmek gerekir.
Anılan Kanunun m.9/1-(c) bendi “Sahip oldukları taşınır ve taşınmaz mallar ve yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü vergi, resim, harç ve fonlardan…muaftır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, davacı vakfın sahip olduğu mallar ile yapacakları işlemlerin parasal yükümlülüklerden bağışık olduğu belirtilmiş ise de, madde hükmünde geçen “harç” kavramı içeriğine açıkça belirtilmemesi nedeniyle, “yargı harçları”nın girmediği, belirgindir.
Benzer bir olaya ilişkin, Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 gün ve E:2008/18-777, K:788 sayılı ilamında; direnme kararını temyiz eden Vakıflar Genel Müdürlüğünün temyiz ve Yargıtay başvuru harcından muaf olup olmadığı hususu önsorun olarak değerlendirilmiş ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu"nun 77.maddesindeki “...Tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.” hükmünün yargı harçlarını kapsamadığı benimsenerek, aynı ilkeye vurgu yapılmıştır (Aynı yönde bakınız. Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2011 gün ve E:2011/5-212, K:2011/391; 08.06.2011 gün ve E:2011/3-243, K:2011/392 sayılı ilamları).
Öyleyse, vergi, resim ve harç gibi parasal yükümlülüklerin veya bunlardan bağışıklığın, kapsam ve içeriğinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, harcın kimden alınacağı konusu, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun “Mükellef” başlığını taşıyan 11.maddesi ile saptanmıştır. Bu maddeye göre, genel olarak yargı harçlarını, davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerce ödenmesi yükümlülüğü getirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında önsorun harç yönüyle değerlendirildiğinde;
Temyiz incelemesinin yapılabilmesi için temyiz eden taraftan, temyiz peşin harcının ve ayrıca temyiz tarihi (2013 yılı) itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) Sayılı Tarifenin 04.06.2008 gün ve 5766 Sayılı Kanunun 11.maddesiyle değişik “Temyiz ve itiraz harçları” başlıklı Ek Bölümü uyarınca, Yargıtay’a yapılacak temyiz başvuruları sırasında alınması gereken 119,00 TL tutarında Yargıtaya başvuru harcının alınması zorunludur.
Yerel mahkeme direnme kararı davalı-alacaklı vakıf başkanı tarafından temyiz edilmiş ise de, “Yargıtay"a Başvuru Harcı ile Temyiz Peşin Harcı”nın yatırıldığına ilişkin bir bilgi veya belge dosyada yer almadığı gibi, mahkeme kalemince bu harcın hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği de belgelendirilmemiştir.
25.1.1985 günlü 1984/5 Esas ve 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme (YİB) Kararı ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 434/3.maddesi, temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceğini; bunların eksik olduğunun tespiti halinde, kararı veren hakim veya mahkemenin başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceğini ve verilen süre içerisinde bunları tamamlamadığı takdirde, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceğini hükme bağlamıştır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş; yatırılmayan “Yargıtaya başvuru harcı ile temyiz peşin harcını” yatırması için davalı-alacaklı vakıf başkanına (kaymakama) 1086 sayılı HUMK’nın 434/3.maddesi uyarınca muhtıra çıkarılarak verilen süre içinde harçların tamamlanması halinde dosyanın yeniden Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi, harçların tamamlanmaması halinde ise, HUMK’nın 434/3.maddesi uyarınca gerekli kararı vermektir.
Öyleyse anılan usul hükmü uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere, dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
..........
##########