22. Hukuk Dairesi 2013/10617 E. , 2014/19175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2010/592-2013/130
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacının davalıya ait işyerinde işyerinde 12.16.2000-26.07.2010 tarihleri arasında “meyve sebze takım lideri” olarak brüt 2.991,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fazla mesai ücreti alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. ve 18. maddeleri gereğince feshedildiğini, aylık brüt maktu ücretinin 2.170,79 TL olduğunu, maktu ücretin yılda ikiyüzyetmiş saat fazla mesai ücretinide kapsadığını, takım liderlerinin, iş akışlarının düzenlenmesi, yapılması gereken işlerin planlanması esnekliğine sahip olduğunu, mesailerini kendilerinin organize ettiklerini, günlük çalışma sürelerini aşmadıklarını, şayet herhangi bir sebeple günlük çalışma sürelerini aşmışlarsa denkleştirme izinlerini kullandıklarını, ödenmeyen fazla mesai alacağı bulunmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, ara dinlenmesinin doğru belirlenip belirlenmediği hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da şahitle ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan şahitlerin anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı Kanun"un 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, mahkemece, şahitlerin ortak beyanlarına göre, davacının, haftanın altı günü 08:00-18:00 saatleri arasında çalıştığı, 2005 yılı Şubat - 2009 yılı Haziran ayları arasında ise fazladan geceleri dört saat çalıştığı, bir saat ara dinlenmesinin düşülmesiyle, 2005 yılı Şubat ayına kadar (9 saat x 6 gün)= 54 saat çalıştığı, dokuz saat fazla çalışma yaptığı, 2005 yılı Şubat - 2009 yılı Haziran ayları arasında fazladan 4 saat x 6 gün= 24 saatin eklenmesi ile 9 saat + 24 saat= 33 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir. Personel yönetmeliğinde, marketlerde işletme müdürü/vekaleten işletme müdürü, departman müdürü/eğitimdeki departman müdürü, takım lideri/eğitimdeki takım lideri, uzman ünvanlı personel ile genel müdürlük personelinin ünvanı ne olursa olsun tamamının yapacağı fazla çalışmaların bedelinin ödenmeyeceği belirtilmiş,aylık ücretlerde buna göre belirlenmiştir. 12.12.2004 tarihli hizmet sözleşmesinin
"Ücret ve Ödemeler" başlıklı 3. maddesinde, davacının brüt ücretine hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin dahil olduğu belirtilmiştir. Diğer yandan, davacının ücret değişikliğine ilişkin yazılarda, davacının brüt ücret aldığı yazılı olup, 01.05.2010 tarihli yazı içeriğinde, 01.05.2010 tarihi itibariyle ücretinin 2.250,00 TL brüt olarak düzenlendiği, bu ücretin maktu nitelikte olduğu, olası fazla çalışma ücretlerinin maktu ücrete dahil edildiği yazılmıştır. Mahkemece, personel yönetmeliğinde davacının imzası bulunmasına rağmen, davacının işe giriş tarihi el yazısı ile 12.06.2000 olarak yazılı olmasına ve tebliğ tarihi bulunmadığı ve yönetmelik içerisinde 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı Kanunda düzenlenen "denkleştirme" esasından bahsedildiği gerekçesiyle yönetmeliğe itibar olunmamış ise de, davacının ilgili yönetmeliğin kendisine tebliğ edilmediğine dair itirazının bulunmadığı dikkate alındığında,yönetmeliğin davacıya tebliğine ilişkin sorun bulunmadığı buna göre de yıllık ikiyüzyetmiş saatlik fazla çalışmanın aylık ücretin içinde
olduğu kabul edilerek fazla çalışma ücretinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Öte yandan, davacının dört saat eklenerek fazla çalışma süresinin belirlendiği dönem için birbuçuk saat ara dinlenmesi düşülmesi gerekirken bir saat ara dinlenmesi düşülerek hesaplama yapılması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.