Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Kural olarak haciz sırasında bulunmayan borçlunun İİK.nun 103.maddesi gereğince hacizden haberdar edilmesi gereklidir. Davet kağıdı ile haciz yokluğunda yapılmış olan alacaklıya veya borçluya verilen üç günlük süre, haciz işlemine karşı şikayet süresinin (m.16) işlemeye başlamasını ve böylece haciz işleminin kesinleşmesini sağlamak içindir. Ne var ki, uygulamada sıkça görüldüğü üzere (103) haciz davetiyesinin tebliğ edilmemesi halinde hacizden haberdar olan borçlunun hacizle ilgili İcra Mahkemesine yapacağı başvurunun süresinde olup olmadığı öğrenme tarihine göre tespit edilir. Ancak, haciz haricen öğrenilse bile bilahare takip dosyasında borçluya (103) haciz varakası tebliği halinde anılan maddedeki hakları kullanma açısından borçluya yeni bir hak bahşedildiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca; somut olayda da gözlendiği gibi borçlu vekilinin icra dosyasının onaylı bir suretini alarak borçlunun taşınmazı üzerine konulan haczi öğrenmiş olması, (103) borçlu vekiline haciz varakasının tebliğ edilmesi karşısında sonuca etkili olmaz. Bu durumda, mahkemece taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu ipotek olup olmadığı da araştırılmak sureti ile meskeniyet şikayetinin esasının incelenmesi yerine şikayetin süresinde olmadığından bahisle yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.