Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/10010
Karar No: 2022/11249
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/10010 Esas 2022/11249 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/10010 E.  ,  2022/11249 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 3. ... Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince sonuca etkili olmayacağından davacının istinaf başvurusu değerlendirilmeden kamu düzenine ilişkin olan dava şartlarından hukuki yarar yokluğu hususu nazara alınarak İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalıya bağlı ... Termik Santralinde taşeron şirketler bünyesinde 16.01.2012 tarihinde çalışmaya başladığını ve hâlen çalışmaya devam ettiğini, kül-kömür-cüruf işçisi sıfatıyla çalıştığını, davacı ile aynı konumda taşeron şirkette çalışmakta olan diğer işçilerce açılmış olan muvazaa davalarının mahkemelerce kabul edildiğini, asıl olanın işverenin asıl işlerini kendi işçileri ile yürütmesi olduğundan davalı tarafından kurulan alt işverenlik sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde;husumet itirazlarının olduğunu, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının davalı Kurum işçisi olmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    lk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin çalıştığı santralde keşif yapıldığı, davacı tanıklarının keşif mahallinde dinlendiği, keşif akabinde dosya rapor tanzim edilmesi için dosyanın bilirkişi heyetine gönderildiği belirtilerek;
    "...
    Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda, davacının çalıştığı birimin ... Termik Santralindeki elektrik üretiminin önemli bir parçası olduğu, davacının yaptığı işlerin elektrik üretiminin asıl işleri olduğu, elektrik üretim sürecinin tüm bileşenleri ile birlikte bir bütün olması nedeniyle bu birimlerdeki olası aksaklıkların elektrik üretimini az veya çok kesintiye uğratacağı, yüklenici firmaların işyerinde asıl işverenden bağımsız bir organizasyona sahip olmadıkları, bazı birimlerde kadrolu işçiler ile yüklenici firma işçilerinin birlikte çalıştıklarını ve aynı işleri yaptıklarını, yüklenici firmaların elektrik üretimine yönelik bilgi, deneyim ve özel bir uzmanlığının bulunmadığını ve dolayısıyla davacının yaptığı işlerin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler olmadığını tespiti yapılmıştır.
    Toplanan deliller doğrultusunda somut olayın değerlendirilmesinde, davacının 16/01/2012 ile 18/06/2013 tarihleri arasında alt işveren nezdinde davalıya ait ... yerinde çalıştığı, davacının yaptığı işin niteliği itibariyle taraflar arasında kurulan alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu tespit edilmiş ..." gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı ile ... sözleşmesi imzalayan alt işveren ile davalı asıl işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın davalı Kurum açısından tümüyle usul ve esastan reddi gerektiğini, davalı Kurumun 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 15 nci maddesindeki imtiyazdan yararlanarak asıl işin tamamını ya da bir kısmını herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın alt işverene verebileceğini, bu durumda ise muvazaalı alt işverenlik ilişkisinden söz edilemeyeceğini, davalı Kurumun davaya konu olayla ve talep edilen alacaklarla herhangi bir ilgisi ve taraf sıfatının bulunmadığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Diğer bir deyişle görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. (Emsal Yarg. HGK 02.04.2003 T 2003/1-256 E., 2003/269 K., 24.06.1992 T 1992/1-347 E., 1992/394 K., 15. HD. 22.04.2004 T 2003/5627 E., 2004/2300 K.).
    6100 sayılı HMK'nın 114/1-h. maddesine göre hukuki yarar dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK 115/1). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
    Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir. Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır. Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinin ikinci fıkrasında “Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır” düzenlemesi ile ifade edilmiştir.
    Yargıtay emsal kararlarında özetle; '"Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre eda davası açma olanağı varken tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu açıklamalar dikkate alındığında, somut olayda davacının muvazaa tespitine dayalı talebinde hukuki yararı bulunmadığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 01.12.2021 Tarih ve 2021/11670 E, 2021/15971K sayılı ilamı'' denilmiştir.
    Bu açıklamalar dikkate alındığında, somut olayda davacının muvazaa tespitine dayalı talebinde hukuki yararı bulunmadığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
    ..." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının, 16.01.2012 tarihinden itibaren davalı Şirketin ... Termik Santrali işyerinde taşeron şirketler bünyesinde kül-kömür-cüruf işçisi sıfatıyla çalıştığını, santralde davalının asıl işini yapan müvekkilinin muvazaa ilişkisi ile haklarından yoksun bırakılarak taşeron şirket çalışanı gösterildiğini, ... ilişkisinin başından itibaren muvazaalı olduğunu, davacı ile aynı konumda taşeron şirkette çalışmakta olan diğer işçilerce açılmış olan muvazaa davalarının mahkemelerce kabul edildiğini, davalı Şirketin işçileri muvazaalı olarak çalıştırdığının tespit edildiğini, idare hukuku kapsamında da müvekkilinin dava açmasının ön şartının muvazaa ilişkisinin ispatlanması ve bu doğrultuda kesinleşmiş mahkeme kararının bulunması olduğunu, davacının açılan tespit davasında güncel hukuki yararının bulunduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple;
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
    05.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi