Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/621
Karar No: 2016/148
Karar Tarihi: 10.02.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/621 Esas 2016/148 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/621 E.  ,  2016/148 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 5. Aile (Kapatılan Kadıköy 1. Aile) Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen 29.03.2012 gün ve 2011/652 E., 2012/281 K. sayılı kararın incelenmesi davacı- birleşen davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.06.2013 gün ve 2012/14164 E., 2013/15407 K. sayılı ilamı oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, karşılıklı boşanma istemine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen karar davacı- birleşen davalı ... vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece birleşen dava eksik araştırma nedeniyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını davacı- birleşen davalı vekili temyize getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce, yerel mahkemece usulüne uygun direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
    Bilindiği üzere, mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    HMK’nun 294.maddesinin 3.fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
    Hükme ilişkin bu şekli düzenlemeler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ile bu yönde düzenleme içeren HMK hükümleri, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
    Mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, Özel Daire bozma ilamına hangi açılardan uyulup hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu ve bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanması, kararın yargısal denetimi açısından aranan ön koşullardır.
    Nihayet direnme kararları yapıları gereği, Kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde barındırmalıdır.
    Yapılan açıklamaların ışığında somut olayın incelenmesine gelince, yerel mahkemece bozulan ilk kararda “asıl ve birleşen davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı- birleşen davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile nafakaya” hükmedildiği halde, yerel mahkemece direnme olarak adlandırılan kararda aynen “1- Tarafların kusur durumu, Üsküdar 3 Aile Mahkemesinin 01/05/2007 tarih, 2005/400 esas, 2007/214 karar sayılı kararı ile tespit edilip, bunun dışında kusur atılmadığı ve yargılama aşamasında bu hususta bir iddia olmadığından, mahkememizin 29/03/2012 tarih ve 2012/652 Esas, 2012/281 Karar sayılı kararı yerinde görüldüğünden Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04/06/2013 tarih ve 2012/14164 Esas, 2013/15407 Kararına karşı direnilmesi suretiyle, boşanma kısmı kesinleştirilmiş bulunduğundan davalı-karşı davacı ... daha fazla kusurlu görüldüğünden boşanmakla davacının beklenen menfaatleri ortadan kalktığından 20.000 TL maddi tazminatın ...’ndan alınarak Nazan Köroğlu’na ödenmesine, 2- Davacının eylemleri davalı-karşı davacının kişilik haklarını ihlal ettiğinden 20.000 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak davalı-karşı davacı ...’a ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, 3- Davalı-karşı davacının tedbir nafakası istemlerinin kısmen kabul kısmen reddi ile ilk boşanma davasının açıldığı 19/07/2011 tarihinden karar tarihi olan 29/03/2012 tarihine kadar 300 TL, bu tarihten itibaren aylık 600 TL olarak belirlenip davacıdan alınıp davalı-karşı davacı ... Köroğlu’na ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar kesinleştiğinde taktir edilen 600 TL nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına” karar verilerek direnmeye konu boşanma davası hakkında karar verilmeksizin, tazminatlar ve nafaka konusunda hüküm oluşturulmuştur.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesinde belirtildiği üzere, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yukarıda yazıldığı şekilde, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında çelişki bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
    Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan bir kısım üyeler tarafından yerel mahkemenin direnmeye ilişkin kararının ön sorun oluşturmadığı belirtilerek işin esasının incelenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    Bu itibarla, yerel mahkemece usulüne uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.


    S O N U Ç : Davacı- birleşen davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.02.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi