Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13625
Karar No: 2017/1875
Karar Tarihi: 08.03.2017

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/13625 Esas 2017/1875 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı şirketler borçlu oldukları alacak için ipotek vermiştir. Ancak alacak hala ödenmediği için ipotekli taşınmaz malın değeri, borç miktarını aşmaktadır. Davacı alacaklı, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla alacağını tahsil etmek istemiştir. Ancak davalılar itiraz etmiş ve dava açılmıştır. Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda davanın kabul edilmesine karar vermiştir. Ancak yapılan ödemelerin protokol kapsamına mı, yoksa cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borca mı mahsup edildiği konusunda açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle, kararın sadece ipotek limiti aşılırken hüküm kurulması eksik bilgilendirme nedeniyle bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Kanun maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 102
19. Hukuk Dairesi         2016/13625 E.  ,  2017/1875 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalılardan ... vekilleri Av. ... ve Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -

    Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketler arasındaki ticari ilişki nedeniyle imzalanan 17.06.2008 tarihli protokol ile müvekkiline 2.933.491,00 TL borçlu olduklarını ikrar ve kabul ettiklerini, kabul edilen borcun 2.333.340 USD"sine karşılık senetler verildiğini, davalı ..."nun da taşınmazlarında davalı şirketler lehine 2.500.000,00 TL limit kapsamında ipotek verdiğini, ipotekli taşınmazın malikinin de bizzat protokolü imzalamakla borcun varlığından ve miktarından haberdar olduğunu, alacağın tamamının tahsili amacıyla başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %40"ı oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkilinin borçlu lehine ipotek veren 3. kişi olduğunu, resmi ipotek senedinde alacağın ve takibin dayanağı olan 17.06.2008 tarihli protokole atıf yapılmadığını, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı şirketler vekili, taraflar arasında tanzim edilen 17.06.2008 tarihli protokol ile borç ilişkisinin bir takvime bağlandığını, aksamalara rağmen ödemelerin yapıldığını, bu protokol esas alınarak ipoteğin tesis edildiğini, protokol gereği yeni doğacak borçların teminatın dışında bulunduğunu, anlaşma gereğince ödemelerin borca mahsup edileceğini ve borç ödendiğinde ipoteğin diğer borçlara bakılmadan fek edileceğini, protokolden sonra da taraflar arasındaki ilişkinin devam ettiğini, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında ticari ilişkinin ve cari hesabın devam ettiği, bu çerçevede davalıların bir kısım ödemelerinin olduğu, protokol kapsamında senetlerle ödenmesi kararlaştırılan alacağa karşılık ödeme olmadığı ve bu alacağın teminatı olan ipoteğe konu borcun ve protokole konu toplam 2.333.340 USD"sine karşılık verilen senetlerin ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, kabul edilen alacağın %20"si 500.000 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davanın temelini oluşturan icra takibinde dayanak olarak, 21.01.2010 tarihli ihtarname ile birlikte protokol gösterilmiştir. Bu protokolün dosyaya bir örneği sunulan 17.06.2008 tarihli “borç ödeme protokolü” başlıklı protokol olduğu anlaşılmaktadır. Anılan protokol imzalandıktan sonra da taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin devam ettiği ve yapılan ödemelerin cari hesap çerçevesinde mahsup edildiği bilirkişi raporunda belirtilmiştir.
    Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle yapılan ödemelerin sözü edilen protokol çerçevesi içerisinde vadeleri belirtilmiş olan senede bağlanmış taksitlere yönelik mi yoksa cari hesaptan kaynaklanan protokol kapsamı dışındaki devam eden cari hesap ilişkisi ile oluşan borca mahsup edilmesi gerektiğinin belirlenmesi gerekmektedir.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK."nın 102 maddesine göre; “kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır . Birden çok borç muaccel ise ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmış ise ödeme vadesi önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Bir den çok borcun vadesi aynı zamanda gelmiş ise mahsup orantılı olarak; borçlulardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.”
    Öte yandan dosyaya bir örneği sunulan 17.06.2008 tarihli borç ödeme protokolünün 4.1 maddesinde; “ bu kez taraflar bu borcun 1.933.180,00 USD ve vade farkı ve KDV"si olarak 400.160, 00 USD olmak üzere 2.333.340,00 USD"nin ödenmesini bir protokol ve takvime bağlama konusunda anlaşmışlar ve aşağıdaki şartlar ile bir borç ödeme protokolü tanzim etmişlerdir. Bakiye borç taraflar arasındaki cari çalışmanın sonucu olarak ayrıca zaman içinde olan şekilde kapatılacaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu durumda mahkemece yapılan ödemelerin hangi borçlara mahsuben yapıldığı hususunda yukarıda belirtilen yasa ve sözleşme maddeleri hükümleri üzerinde durulup tartışılarak gerektiğinde bu konuda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava konusu ipotek limit ipoteği olduğu halde mahkemece ipotek limitini aşacak şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay buluşmasında hazır bulunan anılan davalı yararına takdir edilen 1.480.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 08/03/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Taraflar arasında borç miktarını tespit eden 17.06.2008 tarihli protokol ile, protokol tarihinde borcun 2.333,340 USD olduğunda ve protokol tarihinden sonra da ticari ilişkinin devam ettiğinde uyuşmazlık yoktur.
    Protokolün 4.1 maddesinde, protokolden sonra devam edecek olan ilişkilerde doğacak borcun cari ilişki içinde ödenmesi kararlaştırılmıştır.
    Bu durumda alacaklının ödemeleri protokolden sonra doğan ve teminatsız olan alacağına mahsubu mümkündür.
    Hal böyle olunca kararın sadece ipotek limitinin aşılması yönünden bozulması gerektiğinden çoğunluğun diğer nedenlerle de hükmün bozulması görüşüne katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi