Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15874
Karar No: 2019/6578
Karar Tarihi: 17.12.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/15874 Esas 2019/6578 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/15874 E.  ,  2019/6578 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli, birleştirilen davalı ... vekili ve birleştirilen davada davacı tarafından yasal süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.12.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı-birleştirilen davada ... vekili Avukat vd. gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve tenkis isteğine ilişkindir.
    Asıl davada davacı, mirasbırakanları ... "ın 180 ada 5 ve 181 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarını 01/07/2008 tarihinde torunu olan davalı ...’a satış sureti ile temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline,olmadığı takdirde tenkisine, birleştirilen davada davacı, mirasbırakanları ... ’ın 183 parsel sayılı taşınmazını davalı kızı ... ’e, 507 parsel sayılı taşınmazdaki 50/192 payını davalı ...’a, yine 507 parsel sayılı taşınmazdaki 4200 m2 lik kısmı davalı torunu ...’a devredilmek üzere davalı ...’a, 338 parsel sayılı taşınmazını davalı torunu ... ’a, 506 parsel sayılı taşınmazdaki 103/203 payını davalı kızı ...’ye satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, yine 506 parsel sayılı taşınmazdaki kalan payını ise davalı ...’nın borcu için sattığını, bedelinin Fatma’nın borcu için ödendiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde payı oranında bedellerinin davalılardan tahsiline, olmadığı takdirde tenkisine ve mirasta denkleştirmeye karar verilmesini istemişlerdir.
    Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., çekişme konusu 180 ada 5 ve 181 ada 5 parsel sayılı taşınmazların temlikinin gerçek bir satış olup satış bedelinin de ödendiğini, ayrıca kanser hastası olan murisin tüm bakım ve ihtiyacı ile ilgilendiğini, tüm masrafları karşıladığını, mirasbırakan adına kayıtlı pek çok taşınmazın bulunduğunu, ayrıca murisin tüm mirasçıları kapsar nitelikte paylaştırma yaptığını, birleştirilen davada davalı ..., aleyhine açılan davada dava konusunun gizli bağış olacağını, tenkis talebi yönünden değerlendirildiğinde 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, birleştirilen dosyada davalı ..., muris... ile aralarında harici satış sözleşmesi düzenlendiğini, ayrıca murisin satış bedelinin tamamını aldığına ve bu satıştan dolayı hiç bir hak ve alacağı kalmadığına ilişkin 11/07/2011 tarihli ibraname ile kendisini ibra ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temlik işleminin muvazaalı olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davada 507 parselin 27.04.2007 tarihli 50/192 payın davalı ..."a yapılan temlik dışındaki tüm taşınmaz temliklerinin gerçek bir satış işlemi olmadığı, temliklerin muvazaa ile illetli olduğu gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 507 parselin 27/04/2007 tarihinde 50/192 payının davalı ..."a temlikine ilişkin işlemin gerçek satış olduğu gerekçesi ile bu kısma yönelik davanın reddine, birleştirilen dosyada 506 parselde 500/1015 payın satışından elde edilen paranın davalı ...’nın borcu için kullanıldığı hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1929 doğumlu mirasbırakan...’ın 03.09.2012 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak asıl davanın davacısı kızı Fatma, birleştirilen davanın davacısı kızı ..., birleştirilen davanın davalıları olan çocukları ... , ... ve ...’in kaldıkları, diğer davalılardan ...’ın davalı ...’ın oğlu, davalı ...’ın ise mirasçı olmayan üçüncü kişi oldukları, mirasbırakanın, 338 parsel sayılı taşınmazını 01.07.2008 tarihinde davalı torunu ...’a satış yolu ile temlik ettiği, bu taşınmazın daha sonra imar işlemi görerek çekişme konusu 181 ada 5 ve 180 ada 5 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 506 parsel sayılı taşınmazdaki 515/1015 payını murisin 22.07.2008 tarihinde davalı kızı ...’ye temlik ettiği, davalı ...’nin ise söz konusu payı 07.04.2010 tarihli satış işlemi ile dava dışı ...’ye devrettiği, 507 parsel sayılı taşınmazda muris 142/192 paya sahip iken 92/192 payını üzerinde ipka ederek 50/192 payını 09.05.1996 tarihli satış işlemi ile davalı oğlu ...’a devrettiği, davalı ...’ın ise söz konusu payı 27.04.2007 tarihinde diğer davalı ...’a devrettiği, yine 507 parsel sayılı taşınmazdaki geriye kalan 92/912 payından murisin 25/96 payını üzerinde ipka ederek 7/32 payını 11.07.2011 tarihinde satış yolu ile davalı ...’e temlik ettiği, 183 parsel sayılı taşınmazını mirasbırakanın 07.11.2000 tarihinde satış yolu ile davalı kızı ...’e devrettiği, birleşen davada 507 parsel sayılı taşınmaz açısından 2011 tarihli 7/32 paya yönelik satışın dava konusu edildiği, bu payın satışına ilişkin olarak murisin 06.06.2012 tarihinde ... Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde satışın gerçek olduğunu, bedelini aldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1. maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
    Somut olaya gelince, asıl ve birleştirilen davalarda dinlenen tanıklar mirasbırakanın mirasçılarıyla bir problemi olduğu yönünde ya da başka bir ifade ile çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamamışlardır.
    Hal böyle olunca, muris muvazaası iddialarının kanıtlanamadığı gözetilerek asıl ve birleşen davaların tümden reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacı ...’nin temyiz itirazlarının reddine. Davalıların bu yönlere ilişkin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan duruşmaya gelen davalı ... vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi