8. Hukuk Dairesi 2015/17470 E. , 2016/16852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Ayşe Terlik ile Hazine ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kahramanmaraş 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 23.12.2014 gün ve 287/722 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili, davalı ... tarafından yapılan kamulaştırma işlemine konu dava konusu Hacıveliler mahallesinde bulunan yaklaşık 7200 m2 taşınmazın vekil edeni tarafından kullanıldığını ve üzerindeki 127 adet ceviz, 300 adet kavak, 5 adet dut, 5 adet elma ve 6 adet kayısı ağacının vekil edeni tarafından yetiştirildiğini açıklayarak, taşınmaz üzerindeki mütemmin cüzlerin mülkiyetinin vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekilleri; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, davalı ... 5.Bölge Müdürlüğü yargılama oturumlarına katılmamış, savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile teknik bilirkişi fen memurunun 28.11.2014 tarihli ek raporunda belirttiği krokide B1 harfi ile gösterilen ve teknik bilirkişi ziraat mühendisinin 25.11.2014 havale tarihli raporunda belirttiği yer üzerindeki 9 adet 25 yaşındaki, 9 adet 20 yaşındaki, 6 adet 10 yaşındaki, 8 adet 5 yaşındaki cevizler ile 61 adet 9 yaşındaki kavakların davacıya ait olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Muhdesatın tespiti davalarında, husumetin muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın malik ya da maliklerinin tümüne karşı, taşınmazın tapusuz olması halinde ise Hazine ile ilgili Köy veya Belediye Tüzel Kişiliğine karşı yöneltilmesi zorunludur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Mahkemece kabulüne karar verilen ve kamulaştırmaya konu krokide B1 harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün “tapulama harici” yerlerden olduğu, husumet yöneltilen ...’ne ait olmadığı belirlenmiştir.
Hal böyle olunca Mahkemece; dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu iddia edilen taşınmazın maliki olmayan ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-a) Davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-b) Dava; davacının maliki olmadığı taşınmazda davalı ... tarafından yapılan kamulaştırma işlemi nedeniyle, kamulaştırma öncesi davacı tarafından dikilen ağaçların davacıya aidiyet tespiti istemine ilişkindir.
26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde "Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir" denilmektedir. Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla tespit davası açma hakkı tanınmıştır.
Somut olaya gelince; Mahkemece hükme esas alınan 28.11.2014 tarihli fen bilirkişi ek raporunda, davacının iddiasına konu muhdesatların yer aldığı taşınmazın A,B1 ve B2 harfleri ile gösterildiği, A harfi ile gösterilen taşınmazın 107 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen 107 ada 1/A parsel nolu taşınmazın içerisinde yer aldığı, B1 harfi ile gösterilen kısmın kadastro harici olarak aynı zamanda orman olmayan alanda kaldığı, B2 olarak gösterilen kısmın ise kadastro harici orman sayılan alanda kaldığının belirtildiği, 25.11.2014 tarihli ziraat bilirkişi ek raporunda ise, dikilişlerin B1 ve B2 ile gösterilen kısımlarda bulunduğu, B1 ve B2 ile gösterilen taşınmazların alan oranlarına göre taşınmaz üzerinde olduğu iddia edilen ve muvafakatnamede belirtilen ağaçların dağıtımının yapıldığı, Mahkemece kabulüne karar verilen B1 harfi ile gösterilen bölümde bulunan ağaçların mahallinde tespit edilmediği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak dava konusu B1 harfi ile gösterilen taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların duraksamaya meydan vermeyecek şekilde yaşı, cinsi ve sayısı ile belirtilmek suretiyle teknik bilirkişiye infaza ve denetime elverişli rapor düzenlettirilmesi gerekirken taşınmazların alan oranlarına göre taşınmaz üzerinde olduğu iddia edilen ve muvafakatnamede belirtilen ağaçların dağıtımının yapılması sonucu belirlenen ağaçların hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı kabule göre de; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azıda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yönünden, 2(b) bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı Hazine yönünden hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, yukarıda 2(a) bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.