16. Hukuk Dairesi 2016/4798 E. , 2019/421 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 115 ada 23, 116 ada 24, 42, 46, 57 ve 68 parsel sayılı 1.093.67, 93.24, 565.50, 174.57, 1.732,77 ve 1.854,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş, bilahare 115 ada 23 parsel sayılı taşınmaz kamulaştırma nedeniyle ifrazla 115 ada 78 ve 80 parsel numaralarıyla davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı ... Güler ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka dayanarak müşterek muris ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlar, yargılama sırasında ... terekeye temsilci olarak atanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar ... ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazların amcaları ...’den geldiği, çocuksuz ölümü ile kendilerinin de mirasçı oldukları iddiasıyla dava açmışlar; davalı ise çekişmeli taşınmazların ... ’e ait olmadığını, onun eşi olan teyzesi ...’e ait olduğunu, 06.06.1996 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile de Ayşe’nin çekişmeli taşınmazları kendisine devrettiğini savunmuştur. Mahkemece, 06.06.1996 tarihli adi yazılı şekilde düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile taşınmazın mülkiyetinin devrinin amaçlandığı, bu tür sözleşmelerin kural olarak resmi şekilde düzenlenmesinin zorunlu olduğu, ancak bakım borçlusu olan davalının bakıp gözetme edimini yerine getirerek miras bırakana uzun yıllar baktığı ve davacı yanın buna itirazının bulunmadığı, sözleşmenin geçersizliğinin miras bırakanın ölümünden ve taşınmazlara ilişkin kamulaştırma işlemi yapıldıktan sonra kamulaştırma bedeli için mirasçılarınca ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı, uyuşmazlığın adi sözleşmenin geçerliliğine ilişkin olması nedeniyle yapılacak keşfin ve tanık beyanlarının dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Bu duruma göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazların kimden geldiği, Ahmet’ten mi yoksa eşi olan Ayşe’den mi geldiği hususlarında toplanmaktadır. Ne var ki, mahkemece taşınmazların evveliyatı araştırılmadan, eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmiştir.
O halde doğru sonuca ulaşabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuruyla keşif yapılmalı, yapılacak olan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı, Ahmet’ten mi yoksa Ayşe’den mi geldiği maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, Ayşe’den geldiğinin anlaşılması halinde Ayşe, eşi Ahmet’ten sonra öldüğünden ve davacılar Ayşe"nin terekesine mirasçı olamayacaklarından davanın reddine karar verilmeli, Ahmet’ten geldiğinin anlaşılması halinde, ise Ahmet terekesinin iştirak halinde mi yoksa müşterek mülkiyet şeklinde mi olduğu araştırılmalı, müşterek mülkiyete konu olduğunun anlaşılması halinde, pay devrinin mümkün olacağı göz önünde bulundurulmalı, iştirak halinde mülkiyete konu olduğunun tespiti halinde ise Ayşe’nin davalı lehine yaptığı tasarrufun hukuki niteliği tartışılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.