Hukuk Genel Kurulu 2015/195 E. , 2016/138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali/alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İş Mahkemesince asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine dair verilen 26.06.2013 gün ve 2011/192 E., 2013/250 K. sayılı kararın incelenmesi davalı/davacı kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 21.04.2014 gün 2013/15871 E., 2014/8494 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanun"un 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali, kesilen aylıkların hakediş tarihlerinden itibaren yasal faizi ile yeniden bağlanması istemli olup; karşı dava ise karşı davacı/davalı SGK"nun 01/10/2008 tarihinden sonra aylığın kesildiği tarihe kadar karşı davalıya/davacıya yersiz olarak ödenen 10,247,03 TL"nin ay be ay ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın (iptal ve tespit davası) kabulüne; karşı davanın (istirdat davası) reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasa"nın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 19/10/1973 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, davacıya boşanma sonrası yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından 2004 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından re"sen başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 14/09/2010 tarihli kontrol memuru raporunda, davacının kayıtlardaki yerleşim yerinde yapılan araştırmada, bu adreste davacının oğlunun yaşadığı, davacı ve eşinin ise bu adrese ara sıra ziyaret için geldikleri, bir yıldır bu adreste ikamet etmedikleri, Doktorlar Sitesi No:46 Yenice/Tekirdağ adresinde birlikte yaşadıkları belirlenmiş; Davacının; eski eşinden 1973 yılında boşandığını, beş yıldır yeğenine ait Deniz kızı Sk. Toki evlerinden ikamet ettiğini, eski eşi ile çocukları ve torunlarının ihtiyaçları dahilinde görüştüklerini; eski eşin ise; 8 yıldır Gümüşçü Sk. No:25/1 Küçükyalı/İstanbul adresinde ikamet ettiğini, eski eşi ile yıllardır görüşmediklerini, torunları ve çocuklanın ihtiyaçları için ara sıra görüştüklerini beyan ettiği görülmüş; davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıkları bildirilen Doktorlar Sitesinde yapılan araştırmada; site görevlisi ...; 13 yıldır bu site çalıştığını, davacı ve eşinin 1 yıldır devamlı olarak bu sitede birlikte ikamet ettiklerini, öncesinde Denizkızı Sokakta oturduklarını; site görevlisi Şaban Kahriman ise 6 yıldır bu sitede çalıştığını, davacı ve eşinin 1 yıldır bu sitede yaşadığını, halen de birlikte yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Adres hareketleri incelendiğinde; davacının kontrol memurlarına ikamet adresi olarak beyan ettiği Denizkızı Sok. Çamaltı Sitesi No:10/14-1 Merkez/Tekirdağ adresinde eski eşin kaydının bulunduğu; yine eski eşin kontrol memuruna ikamet adresi olarak beyan ettiği Küçükyalı mah. Gümüşçü Sk. Sefa Apartmanı No:28/1 Maltepe/İstanbul adresinde ise davacının kaydının bulunduğu tespit edilmiş; mahkemesince yaptırılan 25/03/2013 tarihli kolluk araştırmasında; davacı ve boşandığı eşinin Doktorlar Sitesi No:46 Yenice/Tekirdağ adresinden iki yıl önce ayrılarak Fethiye/Muğla"ya taşındıkları, 2011 yılına kadar da bu adreste sürekli olarak yaşadıkları belirlenmiş; yargılama sırasında dosyaya ibraz edilen isimsiz ihbar dilekçesinde; davacının eski eşi ile birlikte Fethiye"de yaşadığı, adreslerini sürekli olarak değiştirdikleri bildirilmiş olup, mahkeme huzurunda tanık sıfatı ile dinlenen Doktorlar sitesi görevlileri Şaban Kahriman ve ...; kontrol memuruna verdikleri beyanlarını tekrar ederek, davacı ve eşini evli olarak bildiklerini beyan etmişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna göre davacı ve eski eşinin, aynı adreste fiilen birlikte yaşadıklarının çevre araştırması ve tanık beyanları ile tespit edilmesi, mahkeme huzurunda tanık olarak dinlenen site görevlileri Şaban Kahriman ve ..."nun kontrol memuruna verdikleri beyanları teyit etmeleri; mahkemesince aldırılan adres hareketlerinde, davacının kontrol memurlarına ikamet adresi olarak beyan ettiği adreste, eski eşin yerleşim yeri kaydının; eski eşin kontrol memuruna ikamet edresi olarak beyan ettiği adreste ise davacının yerleşim yeri kaydının bulunması, yargılama aşamasında düzenlenen 25/03/2013 tarihli kolluk araştırma tutanağının da davacı ve boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını doğrulaması hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı Yasa"nın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi; karşı davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın (iptal ve tespit) kabulüne; karşı davanın (istirdat davası) reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı/karşı davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, özellikle; 5510 sayılı Kanun’un 56/son maddesinde boşanmanın amacına yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesine, uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin araştırılmasının sözkonusu olmamasına, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulanmasının mümkün olmamasına, anılan madde ile boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusunun, gelir veya aylıktan kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiş olmasına, boşandığı eşle fiilen birlikte yaşamaya kişiyi sürükleyen etkenin niteliği ve türünün, hukuk düzeni açısından önem taşımamasına, hakkın kötüye kullanılması hangi dürtüyle (saikle) ortaya çıkarsa çıksın hukuk düzeni tarafından korunmamasına, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.04.2013 gün ve 2012/21-1404 E., 2013/578 K., 12.03.2014 gün ve 2013/21-614 E., 2014/277 K., sayılı ilamlarında da aynı ilkelerin kabul edilmiş olmasına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı/davacı kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 10.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.