16. Hukuk Dairesi 2016/302 E. , 2019/415 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 107 ve 127 ada 44 parsel sayılı sırasıyla 3.857,15 ve 29.954,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davalı-karşı davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların yüzölçümlerinin eksik tespit edildiği iddiasıyla, Kadastro Müdürlüğünü hasım göstererek, davacı ... ise çekişmeli 106 ada 107 parsel hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davalı-karşı davacı Hazinenin davasının husumet yokluğundan reddine, davacı ...’ın davasının ise kabulüne, çekişmeli 106 ada 107 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 127 ada 44 parsel sayılı taşınmazın ise tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı Hazinenin Kadastro Müdürlüğü aleyhine açtığı davada verilen husumet nedeni ile davanın reddine ilişkin karara yönelik temyiz isteminin incelemesinde; Dosya içeriğine, toplanan delillere ve kararda yazılı gerektirici nedenlere göre, davalı-davacı Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile, usul ve yasaya uygun olan hükmün 106 ada 107 ve 127 ada 44 parseller yönünden ONANMASINA,
2- Davalı-davacı Hazinenin dava konusu 106 ada 107 parsel sayılı taşınmaz hakkında davacı ... tarafından açılan davada verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu ve bu taşınmazın, Hazine tapusunun oluştuğu tarihten geriye doğru 20 yıl davacının babası Bişar’ın zilyetliğinde bulunduğu ve böylece davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 46. maddelerine göre zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, Davacı ..., çekişmeli taşınmazın 100 yılı aşkın süredir dedesinin zilyetliğinde bulunduğunu, dedesinden de kendisine intikal ettiğini, zilyetlikle edinim koşullarının lehine oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın adına tescili istemiyle 2011 yılında dava açmıştır. Taşınmaz başında yapılan keşifte, usule aykırı olarak aynı anda dinlenen yerel bilirkişiler, çekişmeli taşınmazın, Hazine tapusunun oluştuğu 1961 tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla süre davacı ...’in babası Bişar Karaoğlan"ın malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu, Bişar"ın 2012 tarihinde (dava tarihinden sonra) ölümü ile birlikte dava konusu taşınmazın oğlu olan davacı ..."a intikal ettiğini, sonrasında ise davacı tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. Mahkemece, açıklanan bu beyanlar göz önünde bulundurulmak sureti ile, çekişmeli taşınmazın davacıya intikal şekli ve murisinin kim olduğu açıklığa kavuşturulmadığı gibi, davacının davası açıklattırılmak suretiyle, davacının hangi hukuki sebebe (irsen intikal, taksim, bağış vb.) dayandığı da belirlenmemiştir. Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi bulunmakta olup, anılan Yasa maddesinde hakimin maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği ifade edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılmak suretiyle, taşınmazda hangi hukuki nedenle hak iddia ettiği sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanıklar tekrar dinlenerek, çekişmeli taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime hangi nedenle geçtiği hususları etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak belirlenmeli, davacının bu konuda göstereceği yeni deliller de dikkate alınmalı, gerektiğinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 30/2. maddesi gereğince işlem yapılabileceği hususu düşünülmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 30.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.