1. Hukuk Dairesi 2016/13850 E. , 2019/6562 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, kök mirasbırakanları ... ve ...’in 51348 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 1/2’şer oranda malik olduklarını, ..."in 1981 yılında ölümü üzerine mirasçı olarak eşi ... ile oğulları ..., ... ..., ... ve ...’ın kaldığını, mirasbırakanları ......ve ... ile ...’nin kök mirasbırakan ...’den intikal edecek taşınmazların resmi işlemlerini yürütmek üzere ...’ı vekil tayin ettiklerini, ayrıca ..."in ...’dan olan torunu...’ye kendi adına olan tüm taşınmazların satış yetkisini içeren vekaletname verdiğini, davalıların vekalet görevini kötüye kullanarak mirasbırakanlarından intikal edecek miras paylarını kendileri veya yakınları adlarına tescil ettirdiğini, vekil sıfatı ile hareket eden baba - oğul ... ve..."nin diğer davalı ... ile işbirliği içerisinde adlarına tescili gerçekleştirdiklerini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmaması halinde tazminata hükmedilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın zamanaşımına uğradığını, terekeyi temsil eden tüm mirasçıların birlikte dava açması gerektiğini, davalı şirketin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, 1997 yılında satın alınan taşınmazın o tarihten bu yana aralıksız olarak kullanıldığını, vekil edenlere taşınmaz bedellerinin ödendiğini, davacıların mirasbırakanlarının taşınmazlarla ilgili herhangi bir itirazda bulunmadıklarını belirterek, davanın öncelikle usulden, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı ve şirket ortaklarının davalılar olmasından dolayı iyi niyetli 3. Kişi sayılamayacağı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 51348 ada 2 parselin geldisini oluşturan 3430 ada 8 parselin 1/2’şer payla Satılmış ve ... adına kayıtlı olduğu, ...’in 1981 yılında öldüğü, geriye mirasçı olarak davacıların mirasbırakanları ......ve ... ile ..., ... ve ...’nin kaldığı, ...’den intikal edecek payın resmi işlemlerinin yürütülmesi için S... ile ...’in 24.03.1989’da, ... ve ...’ın 28.03.1989’da ...’ı vekil tayin ettikleri, ayrıca ...’nin tüm mallarının satış yetkisini içeren vekaletname ile 25.12.1989’da ...’ın oğlu...’i vekil tayin ettiği, ...’den kalan ½ payın 11.01.1990’da intikallerinin yapıldığı, aynı gün S. ... ve ...’in miraspaylarının vekaleten ( vekil ...) , ...’ın payının bizzat...’ye, ...’ın payının bizzat, ...’nin payının vekaleten( vekil ...) Recai’ye, ...’nin kendi ½ payının vekaleten ( vekil...) ...’a temlik edildiği, ...’in 03.02.1996’da, S...’nin 26.03.2013’ te öldüğü anlaşılmaktadır.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalar herhangi bir zamanaşımına/ hakdüşürücü süreye tabi değildir.
Ne var ki, temlikler 1990 yılında yapılmış bir kısım davacıların mirasbırakanı ......26.03.2013’te ölmüş eldeki temliklerle ilgili bir dava açmamıştır. Yine bir kısım davacıların mirasbırakanı ... 03.02.1996’da ölmüş, o da temliklerle ilgili dava açmamıştır.
Bilindiği ve HMK 190., TMK 6. maddelerinde düzenlendiği üzere, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, toplanan delillerle davacıların iddialarını kanıtlayabildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kabul kararı verilmesi doğru değildir.
Bu açıklamalar karşısında davacıların temyiz itirazlarının reddine.
Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.