(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/9242 E. , 2020/1639 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro çalışmaları sırasında dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 116 ada 5 parsel sayılı 8.183,19 m² yüz ölçümündeki taşınmaz limon bahçesi niteliğinde davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı dava dilekçesi ile birlikte, dava konusu ... köyünde bulunan 116 ada 5 parsel sayılı 8.183,19 m² yüzölçümlü taşınmazın, kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tesbit edildiğini, buna karşın taşınmazların öncesinin taşlık, kayalık, çalılık ve makiliklerle kaplı olup, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek davalı adına yapılan tesbitlerin iptali ile dava konusu taşınmazların Hazine adına tapuya tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü kısmen reddine, dava konusu 116 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile, 13.01.2013 tarihli fen ve orman bilirkişilerinin raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2607,14 m2"lik alanın aynı ada son parsel numarası ile tesbit gibi davalı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı rapor eki krokide (B) harfi ile gösterilen 5576,05 m2"lik alanın aynı ada ve son parsel numarası ile tarla vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı Hazine vekili ve davalı gerçek kişi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/09/2013 tarih 2013/3598 - 7843 E.K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle;
“1) Davacı ... Hazinesinin esasa yönelik temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, 13/01/2013 tarihli orman ve fen bilirkişiler rapor ve ekinde (A) harfi ile gösterilen 2607,14 m2"lik alanın kesinleşen orman tahdidi dışında kalan ve orman sayılmayan yerlerden olduğu ve adına tescil kararı verilen kişi yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluştuğu, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddesinde yazılı koşulların oluştuğu belirtildiğine ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün bu kısım yönünden onanmasına;
2) Davalı gerçek kişinin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece orman ve fen bilirkişiler rapor ve ekinde (B) harfi ile gösterilen 5576,05 m2"lik alanda imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmadığından bahisle çekişmeli taşınmazın bu kısmına yönelik davanın kabulüne karar verilmişse de, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma, taşınmazın bu kısmı bakımından hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat ve jeolog bilirkişilerce düzenlenen raporda taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmında imar ve ihyanın 10-12 yıl önce tamamlandığına ilişkin bilgiler ile keşif sırasında dinlenen mahalli ve tesbit bilirkişileri beyanları birbiri ile çelişmektedir. Ayrıca; orman ve fen bilirkişilerince düzenlenen raporda da; 1987 yılı hava fotoğraflarının değerlendirilmesi ile üretilen 1990 yılı memleket haritasında dava konusu taşınmazın turunçgil simgeli yeşil alanda kaldığı bildirilmiş olup, bu durum da davalı ve mahalli ve tesbit bilirkişileri beyanlarını destekler niteliktedir.
O halde, mahkemece; çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parsellerinin tesbit tutanakları ve krokileri ile var ise tesbitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin en eski tarihli ve dava tarihine en yakın zamanda düzenlenmiş hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilmeli, daha sonra bu belgeler daha önce keşfe katılmamış ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yerler belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı,
Taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, bu konular ile taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda ziraat uzmanı bilirkişilerden de ayrıntılı rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlamaları davacı ve murisi yönünden araştırılmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilerek onama-bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu Davacının davasının, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan 116 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, 28.02.2017 tarihli fen bilirkişisi ve ziraat bilirkişisi heyetinin raporunda ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısım yönünden kabulüne, (B) harfi ile gösterilen 5.576,05 m2"lik alanın yeni parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8. madde gereği yapılan kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1956 yılında tapulama çalışmaları yapılmış ve dava konusu taşınmazlar tespit harici bırakılmıştır. 25.12.1975 tarihinde ilân edilen; 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde çalışmaları ve 1986 yılında yapılan 6831 sayılı Kanunun değişik 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve temyize konu bölüm yönünden davalı lehine zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.