Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/6510
Karar No: 2019/8351
Karar Tarihi: 26.11.2019

Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/6510 Esas 2019/8351 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanıkların sahte vekaletnameler hazırladığı iddiasıyla kamu davası açıldığı ve sanıkların suçlu bulunarak cezalandırıldığı belirtilmiştir. Ancak mahkeme kararının usulsüz olduğu ve bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, Tebligat Kanunu'nun ve Tebligat Yönetmeliği'nin usulüne uygun şekilde uygulanmaması sebebiyle tebliğ işleminin geçersiz olduğu, belirtilen kanun maddelerinde yer alan bilgilerin tebliğ evrakında yer almasının gerekliliği ifade edilmiştir. Ayrıca kararda, sanığın vekaletnamedeki imzanın kendisine ait olup olmadığının bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiği, sahte belgenin tarihine uygun şekilde hüküm kurulması gerektiği, ceza tayininin eksik yapıldığı, yargılama giderlerinin yasal düzenlemelere uygun şekilde hesaplanmadığı ve TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi kararı ile yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri
- Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri
- TCK'nin 204/3. maddesi
- 6183 sayılı Amme Alacaklılarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesi
11. Ceza Dairesi         2019/6510 E.  ,  2019/8351 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21/1. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali ile birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina" dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinin birinci fıkrasında; "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..." denildiği, Tebligat Kanunu"nun "Tebligat Mazbatası" başlıklı 23.maddesinin 7. bendinde "21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi"nin, tebligat mazbatasına yazılmasını emrettiği, tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi, başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesinin (f) bendinde ise "30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığını, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebi,"nin tebligat mazbatasına yazılacağının hüküm altına alındığı görülmüştür.
    Burada yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu"nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f bendi gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde Tebligat Yönetmeliği"nin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliği"nin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliği"nin 35.maddesi gereğince muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
    Somut olayda, sanığın yokluğunda verilen kararın aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine muhatap hazır olmadığından hane kapalı olduğundan mahalle muhtarı imzasına teslim edildiği görülmüştür. Görüldüğü gibi tebliğ memuru, muhatabın adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, adreste bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini Tebligat Yönetmeliği"nin 35.maddesi gereğince, Tebligat Yönetmeliği"nin 30. maddesinde sayılan kişilerden sorarak tespit edip, beyan ve imza almadan veya imzadan çekinme durumunu belirlemeden tebliğ işlemlerini tamamlamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği"nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür. Bu nedenle sanık ... müdafıinin öğrenme üzerine verdiği 13.05.2005 tarihli dilekçenin süresinde olduğu kabul edilerek inceleme yapılmıştır.
    1- Haklarında sahte vekaletname düzenledikleri iddiasıyla kamu davası açılan sanıklardan ...’in savunmalarında, diğer sanık ... ile aralarında husumet bulunduğunu, kendisinin ...’ın evine hiç gitmediğini, fotoğraflarının onun eline nasıl geçtiğini bilmediğini, söz konusu vekaletnameye ilişkin bir bilgisinin olmadığını beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, sanık ...’in suç tarihinden önce ve sonrasına ait samimi imzalarını içerir belgelerinin temin edilerek vekaletnamedeki imzanın sanık ...’e ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
    2- Suça konu vekaletname “kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden” olup, sanıklara verilen cezanın TCK"nin 204/3. maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi ile eksik ceza tayini,
    3- Sahte belgenin 02.07.2006 tarihli aramada ele geçirildiği ve suç tarihinin de bu tarih olduğu gözetilmeden gerekçeli karar başlığına 24.10.2005 olarak yazılması,
    4- 18,00 TL"den ibaret yargılama giderinin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklılarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20,00 TL"den) daha az olmasına rağmen sanıklardan tahsiline karar verilmesi,
    5- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi