19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/13721 Karar No: 2017/1838 Karar Tarihi: 07.03.2017
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/13721 Esas 2017/1838 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, müvekkili ile asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri uyarınca, davalıların müşterek kefil müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladığı sözleşmelerde kullandırılan kredi borcunun ödenmediği gerekçesiyle itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar ise sözleşmeye yetkili imzanın bulunmadığını, iptal edildiğini ve talep edilen faizin fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme, davalıların asıl borçlu ile imzalanan sözleşmeyi müşterek kefil müteselsil borçlu sıfatıyla imzalamış olmaları nedeniyle borçtan sorumlu olduğunu ve ihtarname tebliğinin usulüne uygun yapılmadığından davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, asıl borçlu ve kefillerin sorumlu olduğu miktarın tespiti eksik kalmıştır. Bu nedenle, davacının temyiz itirazları kabul edilerek, hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir. Kararda, müşterek borçlu ve müteselsil kefil kavramları ile sözleşmelere ilişkin ihtarname süreci ve temerrüt faizi gibi konuların yasal dayanaklarına değinilmemiştir.
19. Hukuk Dairesi 2016/13721 E. , 2017/1838 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı temlik alan vek. Av. ..."ın gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı temlik alan vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile asıl borçlu ... arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, sözleşmeler uyarınca kullandırılan kredi borcu ödenmediği için davalılara ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen kredi borcu ödenmediğinden giriştiği icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkili ...i"nin icra takibine dayanak yapılan 01/04/2009 tarihli sözleşmede yetkili imzası bulunmadığını, müvekkili ... tarafından imzalanan 01/4/2009 tarihli sözleşmenin iptal edildiğini ve bu durumun imza kısmının yanında belirtildiğini, davacının icra takibinde talep ettiği faizin fahiş olduğu, ...Bankası"nın belirlediği avans faizi üstüne çıkılmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama toplanan deliller ve benimsenen 10/02/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalıların asıl borçlu ile yapılan genel kredi sözleşmesini müşterek kefil müteselsil borçlu sıfatıyla imzalamış olmaları nedeniyle oluşan borçtan sorumlu olduğu, takipten önce usulüne uygun yapılmış ihtarname tebliği bulunmadığından temerrütün takiple başladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takibin taksitli ticarî krediden dolayı 100.085,89 TL asıl alacak ile cari hesap kredisinden dolayı 1.043.077,11 TL asıl alacak olmak üzere toplam 1.143.163,00 TL üzerinden devamına takip tarihinden itibaren %80 temerrüt faizi ve %5 ... uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olduğundan %40 icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Müşterek borçlu ve müteselsil kefiller; asıl borçlunun borcundan (ana borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrüdlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 84. maddesine göre asıl borçluya sözleşmedeki adresine çıkarılan ihtarname 17/08/2011 tarihinde gönderilmiş ve tebliğ gerçekleştiğinden, ihtarda belirtilen süre sonunda borçlu temerrüde düşmüştür. Borçlunun temerrütünün bu kapsamda oluştuğu gözetilerek asıl borçlu ve kefillerin sorumlu olduğu miktarın tespiti gerekirken sözleşme hükmünün hatalı yorumlanarak eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 07/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.