Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/692
Karar No: 2016/125
Karar Tarihi: 29.01.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/692 Esas 2016/125 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/692 E.  ,  2016/125 K.
"İçtihat Metni"

##########
MAHKEMESİ :##########Aile Mahkemesi
##########
##########
##########
##########

Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;.....Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.12.2012 gün ve 2012/934 E, 2012/1454 K sayılı kararın incelenmesi .....tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ..... Dairesinin 09.05.2013 gün ve 2013/6654 E., 2013/ 7771 K sayılı ilamı ile;
(... Davada yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmiş olup, mahkemece davalının sigortalı olarak çalışması nedeniyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairemizin 18.01.2012 tarih ve 2011/18831-2012/1027 sayılı kararı ile; “HGK.nun istikrar kazanmış kararlarında açıklandığı üzere asgari ücretle sigortalı olarak çalışmak, yoksulluk durumunu ortadan kaldıran değil, nafaka miktarını etkileyen bir olgudur. Dinlenen tanıklar davalının sürücü kursunda çalıştığını belirtmişse de mali durum araştırmasında davalının ev hanımı olduğu belirlenmiştir. Davalının sigortalı olarak çalışıp çalışmadığı incelenip belirlendikten sonra yoksulluk durumu ve nafaka miktarı irdelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği" belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak davalının çalışarak asgari ücret düzeyinde bir gelir aldığı, SGK’ya bağlı çalıştığının sabit olduğu, davacıya yakın gelir elde ettiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmektedir. Davalının aldığı 185 TL nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığına göre, işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir. Aldığı nafaka ile çalışarak elde ettiği asgari ücret toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira, yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun zail olmadığı, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığı ve gerekçedeki diğer hususların yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp, indirmeye karar verilmesi gerektiği, davacının kaldırma talebi içinde indirilmesi talebinin de bulunduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.......)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

##########

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacı vekili,tarafların boşanma kararı ile davalı lehine aylık 150 TL yoksulluk nafakası ödemesine hükmedildiğini,son olarak mahkeme kararı ile nafakanın 185 TL"ye yükseltildiğini,müşterek çocukla birlikte anne-babasının yanında yaşadıklarını ve babasının emekli maaşı ile geçindiklerini, 11 aydır işsiz olduğunu, müşterek çocuğun giderlerinin arttığını, davalının sürücü kursunda halkla ilişkiler sorumlusu olarak yüksek maaşla, sigortalı olarak çalıştığını,müşterek çocuğun giderlerine katkısının da bulunmadığını belirterek yosulluk nafakasının 15.02.2010 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ; cevap vermemiştir.
Mahkemece ilk bozma ilamına uyularak verilen ikinci kararda; T.M.K. 176 maddesine göre davalının çalışarak davacıya yakın bir gelir elde ettiği, yoksulluğunun ortadan kalktığı anlaşıldığından davalıya ödenen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş; kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçeler ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece,davacının talebinin dava dilekçesinde açık ve net olarak belirtildiği şekilde davalıya ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkin olduğu, bu talebin yoksulluk nafakasının indirilmesi talebi olarak değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağı belirtilerek ve önceki gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;nafakanın kaldırılması isteminin nafakanın indirilmesi istemini de kapsayıp kapsamadığı, davalı yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da indirilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 176/3. maddesine göre "sözleşme veya hüküm ile kendisine maddi tazminat veya nafaka olarak bir irat tahsis edilmiş eşin yoksulluğunun zail olması haysiyetsiz hayat sürmesi, bir evlenme akdi olmadan fiilen karı koca gibi yaşaması yeniden evlenmesi veya eşlerden birinin ölmesi halinde, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça bu irat kesilir.
İrat şeklinde maddi tazminat veya nafakayı gerektiren sebep ortadan kalkar ya da önemli ölçüde azalır veya borçlunun mali gücü önemli ölçüde eksilirse iradın indirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği gibi değişen durumlara göre ve hakkaniyet gerektiriyorsa iradın artırılması da istenebilir."
Bilindiği üzere “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değildir. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 sayılı kararı, 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158-1185 sayılı kararı, 01.08.2002 gün ve 2002/2-397-339 sayılı kararı, 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95; 16/5/2007 gün ve 2007/2-275-275 sayılı kararı, 11/3/2009 gün ve 2009/2-73-118; sayılı kararı, 24.12.2014 gün 2013/3-1364-1082; sayılı kararında da teyit edilmiştir.
Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindirki, bilimsel öğretide; evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda, her ne kadar davalı kadının asgari ücretle bir işyerinde çalıştığı ve aldığı bu ücretin onu yoksulluktan kurtaracağı iddia edilmişse de; sigorta hizmet cetveli incelendiğinde davalının sigortasının düzenli olmadığı görülmektedir. Bu durumda davalının sürekli bir şekilde çalıştığı ve maaş aldığı kabul edilemez. Davacı düzenli olarak çalışıp sabit bir gelire sahip olduğundan davalıya nazaran ekonomik olarak daha güçlü bir durumda olduğundan yoksulluk nafakasının kaldırılma koşulları oluşmamıştır.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26.maddesinin 1.fıkrasına göre "" hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Belirtilen usül hükmü ve ""çoğun içinde az da vardır""ilkesi gereğince nafakanın kaldırılması istemi nafakanın indirilmesi istemini de kapsayacağından nafakanın indirilmesine hükmedilmesi mümkün olup, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi de yerinde değildir.Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.06.2015 gün ve 2014/3-49 E- 2015/1527K sayılı kararında da aynı ilke kabul edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında birkısım üyeler tarafından, nafakanın kaldırılması istemi nafakanın indirilmesi istemini de kapsayacağından nafakanın indirilmesine hükmedilmesinin mümkün olduğu,ancak davalının yoksulluk durumu ortadan kalktığından nafakanın kaldırılmasına ilişkin direnme kararının onanması gerektiği görüşü savunulmuşsa da, yukarda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesi, 29.01.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.



KARŞI OY

Davaya konu somut olayda, davacı boşanma sırasında hüküm olunan yoksulluk nafakasının, boşandığı eşin SGK’lı bir işe girmiş olması nedeniyle kaldırılmasını talep etmektedir.
Dosyaya yansıyan delil ve belgelerden, davacının asgari ücretle çalıştığı, üstelik müşterek çocuğun velayetinin de kendisinde olduğu, çocuk için davalıdan iştirak nafakası almadığı, davalının ise boşanmadan sonra SGK’lı olarak asgari ücretle işe girdiği, bu durumda her iki tarafın da eşit gelire kavuştuğu, 4721 S. TMK’nın 176.maddesi uyarınca yoksulluğun ortadan kalkması halinde nafakanın mahkeme kararıyla kaldırılması gerektiğini amir olup, her iki tarafın da aynı miktarda gelire sahip olduğuna göre, çocuk faktörü de dikkate alındığında davacının daha fakir duruma düştüğü, davacı kocanın ilave gelirinin bulunduğunun iddia ve ispat edilememiş olması karşısında davanın kabulü yönündeki direnme kararı doğru olduğu halde Özel Dairenin Bozma ve HGK çoğunluğunun direnme kararının bozulması yönündeki görüşlerine katılmıyoruz.


......


##########

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi